Filistin topraklarına girdi diye lafta İsrail’i hiç sevmeyiz ama Amerika’nın Miami’sinden Domaniç’in Karaburun köyüne İsrail’in nasıl girdiğini hiç düşünmeyiz.
Atatürk engeline takılan İsrail, Atatürk’ün ölümünden 10 yıl sonra, 1948’de kuruldu. Oysa Ortadoğu’nun en etkin, en akıllı milletidir İsrail. 5.800 yıl önce Akatlar tarafından tarumar edilen Sümerlerin yaptıklarını, fikirlerini çalarak “İlk tek tanrılı dini biz kurduk” diye çıkarlar piyasaya…
Sonra helak olur, dünyanın dört bir yanında mülteci olarak yaşarlar asırlarca. Her gittikleri yerden ya kovulur ya yakılır ya da soykırıma uğrarlar. Yaşanan tüm acılara rağmen asla davalarından vazgeçmezler, yılmazlar, yıkılmazlar ve yüzlerce yıl sonra İngilizlerin satın aldığı Arap şeyhlerinin destekleri ile ata topraklarına geri döner, Allah’ın çölünü kendilerine yurt edinir, çölü cennete çevirirler. Önce insanların ihtiyaçlarını tespit eder, her türlü ürünü üreterek marka olur, ardından dünya ilaç, yem, gıda, teknoloji ve silah sanayinde bir numara olurlar.
Evet, tüm bunları bir avuç nüfusları ile çölde başarırlar.
Toprağın sahipleri Araplar, çorak çölde açlık ve yoksullukla boğuşup yağmur duaları ile bir yudum su için kan dökerken, Arapların aksine Yahudiler, denizden sularını üretir, çölde fidan yetiştirir, dua ile Allah’tan mucize beklemek yerine, Allah’ın verdiği aklı kullanarak ihtiyaçları olan her şeyi çalışarak kendi emekleri ile üretirler.
Akıl ile bilim ile yaşadıkları coğrafyayı cennete çeviren Yahudiler, kurdukları tarikat ve cemaatlerle İslam’ı ve Kur’an’ı Müslüman coğrafyadan siler, yerine kendi kurdukları dinler ile İslam coğrafyasını bölüp parçalayıp canlarının istediği gibi yönetirler. Kökü, kökeni, binlerce yıllık tarihi olan Türklere bile “Yunan gelseydi” dedirtecek kadar güçlüdür bu Yahudiler!
Geçenlerde ünlü bir şeyhimiz, “Aman İsrail ile ters düşmeyelim. Maazallah bize de saldırır. Zaten ekonomimiz kötü, yok oluruz” diye cemaatini telkin ediyordu ! Bu şeyh öyle sıradan biri değil. En küçük kızı bile milyon dolarlık cip ile dolaşıyor, Türk Polisine kafa tutuyor. Kamera önünde küfürler savurup beddualar ettiğimiz, kamera arkasında her türlü ticareti yaptığımız İsrail olayımız bu dostlar. Neden mi anlattım?
Biz Domaniçli’yiz ve önce kendimizden sorumluyuz. Domaniç, İsrail gibi çöl değil, dünyada olmayan ormanları var. Domaniç çorak değil, dünyada olmayan dereleri var. Domaniç Ortadoğu’nun en altlarında, medeniyetten uzakta değil, dünyanın tam göbeğinde.
Ülkemizde bazı güçlerin maşaları, ormanlarımızı önce keçilerimize, koyunlarımıza dolaysıyla çobanlarımıza, üreticilerimize yasaklayarak ormanlarımızı yangına elverişli hale getirdi, sonra da insanımıza yasakladı. “Devlet politikasıdır” deyip bu haksızlığa, adaletsizliğe boyun eğdik. Ama en azından Ekim’den sonra şimdilik ormanlara girebiliyor, nimetlerinden faydalanabiliyoruz. Sonbaharda Domaniç ormanları renk cümbüşüne hazırlanıyor. Binlerce doğa sever ormanlarımıza akın edecek. Ormanlarımız yanmadan, yakılmadan, altındaki üç beş yıllık madenler için talan edilmeden gelin ormanlarımızdan faydalanalım. Bizler atalarımız gibi cesur, savaşçı, asil, toprak için kanını canını veren nesiller değiliz. Dualarımızda bile “Bizler aciz kullarız” diyecek kadar miskinleştirildik. Gelin, şu sahip olduğumuz topraklar birazcık daha elimizde kalması için mücadele edelim, buraları nimete çevirelim diyoruz. Ne dersiniz ? Bahane değil çözüm, sızlanma değil faydalanma bekliyoruz !