İZ BIRAKANLAR ÖLMEZ !

Abone Ol

Her milletin gururla adını andığı kendine has liderleri ve kahramanları vardır. Ancak, bir de milletler üstü olanlar vardır ki; onlar inanan toplulukların ortak lideri, kahramanı ve peygamberleridir.

İnsanların büyük bir kısmı bir liderin izinden giderken, çok az bir kesim ise kendi izini kendi bırakma cesaretini gösterir. Özetle; akıllı insanlar iz bırakır, akılsızlar ise iz bırakanlara takılır.

Sürekli değişerek gelişen dünyamızda, iz bırakanların peşine takılı kalanlar yerlerinde saymaya mahkûmdur. Kendi yolunu açanlar ise evrenle birlikte evrimleşerek gelişir ve yeni çağları başlatan kişiler olurlar.

Makro bazda dünyada iz bırakanlar olduğu gibi, mikro bazda bir sülalede, köyde, ilçede veya kentte de unutulmayanlar vardır.

Bazen hikâyeler anlatılır: "Senin bir deden vardı..." diye başlar o anılar. Dinledikçe ya gururlanırsınız ya da utanırsınız!

İnsanlar genellikle, “Şu kadar param olsa, bu makamda olsam” diye hayaller kurarlar. Oysa tarihte adını yaşatanların hiçbiri zenginliği, makam ve mevkisi ile değil; iyilikleri, hizmetleri veya tam tersi kötülükleri, hırsızlıkları ile iz bırakanlardır.

İlçeye hizmet eden rahmetli Mehmet Ağalar da vardır, kaymakamlar ve belediye başkanları da. Kimi düğünlerde fakirlere bedava davul çalarak iz bırakmıştır, kimi ise ilçeye üniversite kazandırmıştır. Kimi ilçemizin adını lekelemiş, kimi de siyaseten veya dinen bölmüştür.

İyi işler yapıp iyi izler bırakanların torunları, gururla dedelerinin yaptıklarıyla onurlandırılırken; kötü iz bırakanların torunları ise hâlâ atalarının günahlarının bedelini ödemektedirler.

Çığır açan, ilçeyi tek yumruk yapan kaymakamlar da gördük; muhtarları ikiye bölen, Domaniç’i geren kaymakamlar da. Hâlâ adından bahsettiren emniyet amiri ve komutanlarımız var; iyi ya da kötü. Hizmet edip kenara çekilen ya da vefat eden belediye başkanlarını da, ardından altın harflerle bahsettiren milli eğitim müdürlerini de gördük; unutulanları da. Camileri dolduran imamları da gördük, camileri boşaltanları da…

Şimdi sizden ricamız: Hangi konumda olursanız olun, çocuğunuzu, torununuzu karşınıza alın ve hayal edin! Çocuklarınız, torunlarınız ileride sizden utansınlar mı, yoksa gurur mu duysunlar? İnsan içine çıktıklarında, kahve köşelerinde size sövenlere karşı boyunları bükülsün mü, yoksa omuzları dikleşsin mi?

Dostlar, biz diyoruz ki: İz Bırakanlar ölmez! Ya kendilerini övdürerek ya da sövdürerek eserleri ile yaşarlar. Bu eserin bedelini de şimdi kucağınızdaki çocuklarınız veya torunlarınız öder. Karar sizin. Karar, yaşıyorken bizim! Tek bir gerçek var: Öleceksin! Ölmeden önce öleceğini düşün!