Şimdiki zamanın boğuculuğu ve sıkıntıların yoğunluğu gelecek zamanı bize umutsuz bir vakit birikintisi olarak hissettiriyor. Yarın bugünden daha kötü olacak, çünkü bugün daima yarını işgal etmenin derdinde. Bugün istiyor ki yarın da bugün olsun.

Yenilenme, tazelenme ve değişim doğa döngüsünün mutlağıdır. Bu sebeple yarınların bizlere ne tip gelişmeler sunacağını hayal etmekte serbestiz. Gelecek ne getirecek? Dünya’da, yurdumuzda hangi hadiseler vukuu bulacak? Buna artık net cevap vermek çok zor. Çünkü bir küresel felaket Dünya’nın tüm algısını değiştirebiliyor. Bir terör saldırısı Dünya’nın gündemini tamamen farklı bir noktaya taşıyabiliyor.

Geleceği kestirebilmenin yolu bu durumda onu hayal edip tasarlamaktan geçiyor. Örneğin siyasi anlamda Türkiye’yi en etkileyecek olay ne olabilir yakın gelecekte? Yani 10 yıl içerisinde Türkiye’nin konumunda ilerletici ne gerçekleşebilir?

Almanya Türk Şansölyesi! Evet, yanlış okumadınız. Almanya’nın en üst isminin Türk olmasından bahsediyorum. Yani Almanya’yı yönetecek kişinin bir Mehmet olacağını söylüyorum. ABD’de azınlıkları temsilen Hüssein Barack Obama’nın Başkanlık makamını iki dönem taşıması tüm Dünya’da azınlıkların hükümet temsillerinde daha fazla yer almasına neden oldu. İngiltere Hint asıllı bir Başbakan sahibi oldu.

Bahsedilen aslında gerçekten imkansız değildir. Türk asıllı bir Alman vatandaşının yapıcı politikalar üreterek Almanya’nın yönetimini devralması tabii ki Türkiye ve Almanya arasında farklı bir sinerji oluşturacaktır. Gelişmek ve geliştirmek için mecra arayan Alman sermayesi Türkiye’ye akacaktır.

Hatta iki ülke arasında Azerbaycan’la olduğu gibi kardeşlik kavramı ortaya çıkmaya başlar. Birlikte projeler üretilir. İki gelişmiş Avrupa gücünün birlikte hareket etmesi muazzam bir üretim ve refah düzeyi ortaya çıkarır.

Üniversite sınavları bile iki ülkede aynı sorularla ve aynı sistem içinde yapılır. Almanya’da sınava giren bir Alman sınav puanı yettiği taktirde İstanbul’da bir üniversitede okuma hakkı edinebilecektir. Almanya ve Türkiye’nin bu uygulaması Dünya’nın dikkatini çekecek ve küresel bir üniversite giriş sınavı uygulaması ortaya çıkmasına bile neden olabilecektir.

Bununla beraber gelecekte gerçekleşmesi kaçınılmaz vukuatlar bizleri beklemektedir. Örneğin yoğun nüfus artışı. Kimi ülkeler genç nüfus ortaya çıkarmaktayken diğer çoğu ülkede nüfus durdurulamaz bir hızla artacaktır. 2019 yılı itibariyle Dünya toplam nüfusu 7.7 milyar insandan oluşur. Bugün Nijerya’nın nüfusu 220 milyon kişiden oluşur. 2050 yılında Nijerya’nın nüfusunun 500 milyona dayanacağı öngörülmektedir. Yine 2050 yılında Hint nüfusu 1.67 milyar insan seviyesine çıkacaktır ki bu basit ifade ile Dünya’daki her 6 kişiden birinin Hintli olması demektir. Şöyle bir gerçek var: Gelecekte Afrika, Hindistan ve Çin nüfusu Dünya nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturacaktır.

Bu Türkiye’yi çok ilgilendirir. Çünkü Nijerya’nın nüfusu 20 sene içinde 2 kattan daha fazla artınca Nijeryalılar insani yaşam koşullarına sahip olabilecekleri ülkelere gitmek isteyeceklerdir. Hemen aklınıza AB gelmesin. Avrupa’nın göçmen politikasının ne kadar katı olduğunu ve neredeyse göçmen botlarını füze ile vurmaya kadar gideceklerini herkes biliyor. Bu durumda uluslararası göçmenlerin ideal menzilleri Türkiye, Gürcistan, Brezilya, Moğolistan gibi ülkeler olabilecektir. Girişi göreceli olarak daha kolay ülkeler tercih edilecektir. Akdeniz havzasında ise en ideal göç cazibe merkezi Türkiye’dir. Libya’dan Türkiye’ye gitmek, İtalya’ya ya da Güney Fransa veya Hırvatistan ile İspanya’ya gitmekten

çok daha kolaydır. Türk Sahil Güvenlik Kuvvetleri’nin göçmenlere insani yaklaşım tavrı geliştirmesi işi zıvanadan çıkarabilecektir. Türkiye’nin bir Afrika, Hint ve Çin göçmen akınına maruz kalması ihtimali evhamlı bir uyarıdan fazlasıdır. Bütün bunlar çok hızlı bir şekilde gerçekleşeceğinden ötürü sudan çıkmış balığa dönme ihtimalimiz var.

Göçmenleri mağdur etmeyen ve vergi döngüsüne dahleden bir mevzuata ihtiyacımız var. Belki ABD gibi ileride Yeşil Kart uygulamasını andıran bir eylem içerisine girerek yurdumuza gelecek göçmenlere özel bir kart ortaya çıkarıp yarı-vatandaşlık sunabiliriz. Ayrıca Avrupa çapında uygulanan Schengen vizesi gibi bir proje ile Türkî Cumhuriyetler ile ortak bir vize politikası ortaya çıkarılarak Dünya’nın dört bir yanından bölgemize akacak olan göçmenlerin daha geniş bir coğrafyaya yayılmasının yolu açılmış olur.

Tabii ki yoğun göçü durdurmak ve önüne set çekmek daha kolaydır. Yerel ve halihazırda yerleşik olarak bu memlekette yaşayan biz Türkler sokaklarda Hintli, Çinli ve Afrikalılar’ı görünce afallayabiliriz. Sahip olduğumuz yaşam kültürünün tehlikeye girdiğini hissedip tutucu tavırlar sergileyebiliriz. Bu sebeple vatandaşı hazırlamak gereklidir. TV’de, internette yapılan yayınlarda Afrika, Hintli ve Çinliler’e daha fazla yer verilmelidir ki insanlar yavaş yavaş alışsın.

Ramazan’ımız geliyor. Şimdiden tüm inananlara mübarek olsun. Ramazan Pidemiz’in fiyatının ülke genelinde neredeyse her ilde farklı bir fiyatı olması ne kadar bütünleştiricidir? İnsanı düşünmeye sevk ediyor. İstanbul’da 15₺, Kütahya’da 12,5₺, İzmir’de 18₺ vs. Ekmek fiyatlandırmasının ilden ile farklı olmasını anlayabiliyorum. Ve ancak Ramazan gibi özel bir durumda ülke olarak yekpare bir fiyatlandırma yapamıyor oluşumuz bana biraz yadırganası geliyor.

Allah niyet edilen orucu, eda kılınan ibadeti kabul eylesin. Ramazan Ayı sofranızda bolluk, hanenizde huzur vesilesi olsun inşallah. Yakın coğrafyamızda ateşlenen silahlar en azından Ramazan’da sussun. O Ramazan ki memleketimize ve Dünya’ya yeni bir soluk getirecek gelişmelerle barış, beraberlik ve saygı çerçevesinde insanlığın birliği ve sükunetine sebep olsun.

Yaklaşmakta olan bir yerel seçim gailesi var. Hayırlar olsun inşallah. Bu heyecan içerisinde ilçe yerel yönetim kadrolarının oluşmasının yanında il belediye başkanlığı seçimleri için aday olan şahsiyetlerin direkt olarak Domaniç hakkında ortaya koyacakları projelendirmeler hakkında da oldukça ümitliyim. Kütahya İli Belediye Başkanlığı’nın önümüzdeki senelerde Domaniç ile ilgili yapmaya niyetli olduğu icraatlar nedir bilmek haktır diye düşünüyorum.