Ramazan'ın ilk günü Berçin köyünü ziyaret ettik. Berçin girişinde bizleri odun keserken karşılayan, Ahmet amca, Ramazan'ı evde yatarak değil, meşguliyetle geçirilmesi gerektiğini söyledi. Bu yüzden odun keserek vaktini değerlendirdiğni ifade eden Ahmet amca, “ Tarlada, bahçede çalışsınlar. Ramazan böyle güzel geçer” dedi.
İkinci gün ise Çokköy'de idik, burada mikrofonumuza konuşan 87 yaşında ki Recep Güçlü'de, önceden 3 ayları bile tuttuğunu şimdi yaşlılıktan yapamadığını ifade ederek, Cuma'ya bile zorlanarak geldiğini anlatıyor.
Yine Çokköy’de yaşayan 63 yaşındaki Selim Akgün'de, köylerde artık gençlerin kalmadığını hepsinin Bursa'da, İnegöl'de olduğunu hatırlatarak, sadece emeklilerin köylerde kaldığını anlattı.
Üçüncü günde ziyaret ettiğimiz Küçükköy'de yaşayan Sefaniye Kaptan teyzemiz “ Çocuklarımız hep gurbette” diyerek onlara olan özlemini bizimle paylaşıyor. Selam gönder o zaman dediğimiz de ise Kameramıza bakarak “Götürecek mi bu” diyerek bizleri gülümsetiyor.
Tavukları ile evinin bahçesinde oturan Bahar Çelik ablamız ise bizleri görünce, gurbetteki çocuklarını selam gönderiyor.
Eskiye olan özleminden bahseden Bahar ablamız, “Eskiden köylerimiz çok güzeldi. Şimdi de güzel köylerimiz. Bizi şehirlere götürsen biz duramayız. Neden mi? Çünkü benim evimin önünde bahçem var, her şeyim burada. Ben oralarda yapamam” diyor.
Yine Küçükköy'de hastaneden dönüp evlerine girmek üzereyken konuştuğumuz 80 yaşındaki Fatma Bilgili ve 84 yaşındaki Osman Bilgili çiftimiz de köyde çok mutlu olduklarını anlatıyorlar.
Çamlıca köyünde eskiden ramazan davulculuğu yapan 84 yaşındaki Beyti Baş'ta o dönem söyledikleri manileri bizler ile paylaşıyor. Şimdilerde Ramazan davulculuğunun para karşılığı yapıldığını, o zamanlar sahurluk börek verildiğini söylüyor.
Eskiden sahurda da top patlattıklarını da anlatan Beyti dede, “Caminin önünde patlatırdık. Gecelikte böyle ovayı inildetirdi” diyor.
Beşinci günde ise Ortaca köyünde idik, tarihi dokusunu koruyan köyümüzde bakkal olmadığı için, iftara yakın seyyar bakkal kuruluyor. Tam o esnada bulunduğumuz köyde Çamlıca Muhtarı Numan Yaşar, Ortaca'ya pide ve gıda malzemelerini götürerek, bakkalı köylülerin ayağına getiriyor.
Köyde yaşayanlar, buradan alışverişlerini yapıp evlerine dönüyor. O esnada bizimle karşılaşan 61 yaşındaki Ayşe Küçük, “Televizyonda bizi görecekler mi diyerek” çocuklarını selam gönderiyor.
Altıncı günde Kozluca köyüne gidiyoruz. Kozluca'da 100 yaşını geçmiş Nutiye nine ise dinçliği ve hatırındakiler ile bizleri şaşırtıyor. Köyde nasıl gelin olduğundan, babasının bu köye nasıl geldiğine kadar hepsini bizimle paylaşıyor. Anlamadığımız kısımları ise tekrar sorduğumuz da “ Deyvedim ya” diyerek kızıyor bize.
Yedinci günde ise gittiğimiz Yeşilköy'de yaşayan 35 yıl ormanda çalıştıktan sonra emekli olan 89 yaşındaki pala bıyıklı Hüsnü Kılıç, “50 senedir pala bıyık ile yaşıyorum. Önceden daha büyüktü şimdi kısalttım. Benim amcamda böyle idi. Bende öyle olmak istedim” diyor. Röportajın ardından gurbetteki çocuklarına selam gönderiyor.
Hüsnü Kılıç'ın 67 yaşındaki oğlu Sadık Kılıç, hiç köyden dışarı çalışmaya gitmediğini, babasının kendisine 18 yıl sigorta yatırdığını söyleyerek 2008'de emekli olduğunu anlatıyor.
Sadık amca, “Eski ramazanla şimdiki ramazanları sorma. Eski ramazanlara benzer mi şimdi. Eskiden yokluk vardı ama her gün misafir vardı. Şimdi misafir de yok. Millet fakirdi yufka ıslaması ile karnını doyuruyordu, şimdi misafir geliyor dediler mi 3 gün önceden haber vereceksin. Öyle olmazsa yok” diyor.
Köyde 3-4 kişide hayvan olduğunu, yumurta bile bulunmadığını anlatan Sadık amca, artık köyler bomboş diye anlatıyor.
Böylelikle bu haftanın turunu da Yeşilköy ile bitirmiş oluyoruz.
Tüm bu köylerimiz de yaptığımız görüntülü röportajlarımıza gazetemizin facebook ve youtube sayfasından ulaşabilirsiniz. SERDAR YİĞİT