Tarih her devirde bazı insanlar çıkarır.

Bu insanlar bulunduğu köy, Belde, İlçe, İl, ülke ve hatta dünyaya yön verebilme mücadelesini üstlenir kendince ve bir değer olma yolunda hayatlarını idame ettirip anlaşılır veya anlaşılmaya fırsat vermeden göçer bu dünyadan, sessiz sedasız.

Domaniç içinde bir fırsat olan bir çok insan geçti bu dünyadan. Yaşayanlarımız ise zaten anlaşılmıyor bile. Maden bu bölümde tarih ve kültürel anlamda Domaniç demeye çalışıyoruz, Domaniç’in değerine değer verme mücadelesi ile bu dünyadan göçmüş, değerlerine yer vermek istedim bu yazımda. Okuyucularıma geçen hafta Fevzi Coşkun hocamı anlatmaya çalıştım. Her hafta bu örnekler çoğaltılabilir aslında. Zamanım olduğunca bahsetmeye çalışacağım, en azından benim gözümde Domaniç’e değer katmış kişileri.

Bu hafta ise tarihçi, araştırmacı yazar merhum Hasan Efe hocamdan bahsetmek istiyorum.

Kim miydi Hasan EFE!

O bir Domaniç’liydi.

Domaniç’in evladıydı. O bir yazar, araştırmacı, eğitimci, tarihçi. O bir Kültür ve Turizm Bakanlığı koleksiyoneri. O bir yaşam koçu, iyi bir iletişimci. O bir kültür adamı, sosyal etkinliklerin organizasyonların aktif insanı. O Yörük ve Türkmen hareketinin mimarlarından, Saymakla bitiremeyeceğim özelliklere sahip bir insandı.O Domaniç ile ilgili ulusal ve yerel gazetelerde yazılar yazdı. O Domaniç’te Diriliş ve kuruluş kelimelerini akıllara yerleştirdi.O yakınındaki ve çevresindeki insanların çocuklarına isim olarak Ertuğrul, Hayme, Gündüz Alp, Batu, Oğuz gibi isimlerin verilmesini sağladı.O Domaniç’i tarih ve kültürel bazda silmek isteyenlere inat Domaniç ve Tarihini tekrar diriltti. Daha kimse Diriliş Ertuğrul dizisine kadar, soyunu sopunu ve Kayı boyunun ne olduğunu bilmezken, o çeyrek asır önce kitaplarına, anıtlara, pankartlara, çeşmelere, bayraklara Domaniç’in dağına taşına Kayının amblemini damgasını vurmuştu bile.

O insanların Yörük ve Türkmen olmaktan utandığı bir dönemde her platformda gururla onurla Yörük ve Türkmenliği dile getirdi. O her daim Vatan, Millet ve Bayrak noktasında buluşarak, Türk olmanın verdiği gurur ve Müslüman olmanın verdiği erdemlikle tam manasıyla  bir ALPEREN ‘di… O Domaniç yaylasında otağ kuran Hayme Ananın izinden yürüyen bir alp eren olarak ecdada vefa borcunu ödemeyi bilmiş ve bu gayeyi hayat tarzı olarak benimsemiştir. O Türk’ün Kızıl Elması olan Nizam-ı Alemin yiğit bir evladıydı.

Ömrü Domaniç’in dağında bayırında köylerinde saha araştırmalarıyla geçti. Kendi İmkanlarıyla İstanbul Osmanlı arşivlerinde yıllarca Domaniç ve havalisi ile ilgili belge bilgi aradı. Yerli ve yabancı binlerce insanın Domaniç’e turist olarak gelmesini sağladı. Onlara gönüllü rehberlik yaptı. Evden işe işten eve giden klasik bir memur olup al maaşı  salla başı felsefesi ile yaşayabilirdi. Kazandıklarını birilerinin lüzumsuz harcama gibi gördükleri faaliyetlere harcamasaydı; Şimdiye dek keyfine bakar lüks bir hayat yaşayabilirdi. Kendinden başkasını düşünmeyen gözleri para pul ve makamdan başka bir şey görmeyenlerden bunu anlamasını bekleyemezsiniz.

Kısaca anlatmaya çalıştım Hasan Efe hocamı.

Domaniç'e bıraktığı eserler ise :

En büyük eseri Şehit Saru Batu Savcı Bey'i ve Akmeşhed Şehitliğini bıraktı Domaniçliye.

Bir çok dergi ve gazetede makalelerinin yanısıra, 2016 yılında Hayme Ana törenlerine Diriliş Ertuğrul dizisinin Hayme Anası Hülya Darcan'a rehberlik yaptı. Bahadır Türkmenoğlu müstear ismiyle 'bir cihan devleti doğuyor Osmanlı romanı başta olmak üzere, ilk Osmanlılar, Hayme Ana, kandilli çam kitapları, Hasan Efe ismiyle ise 2013 yılında Kütahya Valiliğince Hayme Ana kitabı, Tavşanlı tarihi kitapları okuyucusuyla buluştu. Yukarıda da belirttiğim gibi o bir Domaniç’liydi ve kıymet görmedi. Ruhu şad olsun. Değer bilenlerden olarak, kalın sağlıcakla.