Günümüz Türkiye’sinde gerçekten hayat pahalılığına bir çözüm bulunmalı. Marketler ateş pahası. Fiyatlar her geçen gün artıyor. Vatandaşın tek derdi bu. Mazot benzin derken zam furyası vatandaşlarımızı bayada zorlamakta. Her ne kadar ilçemizde hayat koşulları bizleri fazla zorlamasada büyük şehirlerdeki vatandaşlarımızın işleri gerçekten çok zor. Rabbim her birimize yar ve yardımcı olsun.

Hayat pahalılığını eleştirirken bile muhalefet olamayan bir toplum olduk. Aslında sadece hayat pahalılığı noktasında değil ki bu. Hayatımızın her alanında muhalefet olmak için muhalefet oluyoruz. Değişkenlik gösteren fikirlere sahip olmaya başladık son dönemlerde. Ben, siz, onlar, bunlar, şunlar. Toplumun her kesiminde bu değişkenlik hakim.

Yukarıda da belirttiğim gibi. 'muhalefet olmak için olmak' değimini açmak istiyorum biraz. Neydi muhalefet diyerek Türk Dil Kurumu'na baktım. "Bir görüşe, bir eyleme, bir tutuma vb. karşı olma durumu, aykırılık ve karşı görüşte, karşı tutumda olan kimseler topluluğu". Olarak karşıma çıktı. Dahada açacak olursak " Muhalefet, bir veya daha fazla siyasi parti veya diğer örgütlü gruplardan oluşur ve bir şehir, bölge, devlet, ülke veya diğer siyasi birimde siyasi kontrolü elinde tutan hükümete, partiye veya gruba, öncelikle ideolojik olarak karşı çıkar. Karşıtlık derecesi siyasi koşullara göre değişir". Diye anlatılmış.

İşin işine siyasi muhalefetlik girince siyasilerin ateşi birden bire yükseliveriyor. Çünkü eleştiri siyasilerin ateşini yükseltiyor. Kısacası muhalefet edicilerin eleştirileri hakaretvari olmasa bile karşı tarafın tahammül derecesi yok. Aslında içinde bulunduğumuz zaman diliminde kimsenin kimseye tahammül ettiği yok. O ondan bu bundan o zaten muhalefet söylemleriyle özellikle siyasilerimiz ve toplumumuz bir ayrışma ve kutuplaşmanın zirvesini yaşıyor. Herkesin gördüğü resim bu haldeyken, ne yazık ki, her kes herkesi seviyor ve samimi. Hayatın aslında en korkunç tarafı da bu. Günümüz insanı, siyasi ve sosyal yaşantısında kendi olamıyor.

Yaklaşık olarak üç haftadır, köşemde ormanlarımız ve doğamız ile ilgili yazılar yazıyorum. Ne yazık ki, Domaniçli bir kaç duyarlı vatandaşımız haricinde, siyasilerimiz başta olmak üzere, Domaniç'in etkili yetkili kişileri dahil, iktidarı geçtim muhalefet partilerinden bile tepki görmedim. Bırakın güzel olmuş demeyi, bir tek eleştiri bile gelmedi. Ammavelakin gerek sosyal medyada gerekse kahve köşelerinde herkes herkese muhalefet.

Domaniç’in doğası, ormanları veya sosyal ve kültürel geleceği kahve köşelerinde, sosyal medyada muhalefet olmak ile kurtulmaz. Dünyanın yaratılışında Allah (C.C) tezatlık 'zıtlık'ın tezahüründe bulunmuş. Doğal olarak eleştiri veya muhalefet insani bir fıtrat. Muhakkak olacak ve olmalıda. Bunu yaparken eleştiri kültüründen uzak ben yaptım oldu ile hakarete yakın muhalefet olmamalı.

Domaniç'in kurtuluşu için ortak akıl ile hareket edilmeli, kahve kültüründen uzaklaşılıp Domaniç’in öncelikleri belirlenmeli ve üzerinde çalışılıp adımlar atılmalı. Belki bu süreç uzun ve meşakkatli bir yol olsada, hayatın en kolayı olan eleştiri ve muhalefetlik anlayışından daha doğru bir yol olduğu kesin.

Unutmayın ki, yapılan her güzel işin yapanı aranmaz. Yapılan güzel bir iş güzel olduğu için taktiri hak etmeli. En kolayı eleştirmektir. Ama taş üstüne taş koymak emek ister. Emek ise bu dünyadaki en kutsal değerdir. Sonuçta emekte alın teri yani çaba ve özveri vardır.

Kalın sağlıcakla.