Ender de olsa bazen bizi ilgilendirmiyormuş gibi görünen mevzular aslında ehemmiyet barındırıyor olabilir. Bazı yerlerde konu dahi edilmeyen olaylar bizlerin dikkatini çekebilir ve mesele haline gelebilir.

Örneğin İstanbul'da sıradan olan bir durum bizde gazeteye haber olabilir. Mesela namaz esnasında caminin girişinden çalınan ayakkabılar İstanbul'da olağan ve doğal karşılanıp önemsenmeyebilir. Ve fakat hırsızın bile rencide olmamasına özen göstersek dahi bizde gazeteci camiden çalmaya müsamaha göstermez. Bunu haber yapar. Kutsal'dan ve Kutsalı çalmak göz yumulabilecek bir durum değildir.

Maksat zaten kötü halde olan keyifleri daha da kaçırmak değil, ancak; insanlar artık dualarını bile imkan olsa, birbirinden çalacak kıvama gelmiştir.

Gerçi bu binlerce yılın değişmemiş bir gerçeği. Bu sebeple insanlık tarihinin en büyük ve devam eden hırsızlıklarından biri kimselerin sohbetine, düşüncesine konu olmuyor. Ancak biz Domaniç'in Gazetesiyiz. Biz gören, duyan ve anlatanız.


En özet haliyle yaşananlar şöyledir: Hz. İsa katlanılmaz işkencelerle katledildikten sonra O'nun izinden giden Hristiyan inananlar yoğun bir soykırıma tutuldular. Bugün Müslümanlar'ı vahşice öldüren İsrailoğulları o tarihlerde aynı katliamı Hristiyanlar'a uygulamakta idi. 


Bunun üzerine ilk Hristiyanlar zorunlu olarak göç etmek durumunda kaldı. Mısır, Suriye, Ürdün ve Anadolu'ya iltica ettiler. Bu esnada Anadolu insanlığın en uygar devletlerine ev sahipliği yapan bir konumdaydı ve üstün bir kültür barındırmaktaydı. Bu nedenle; gelen Hristiyanlar hoş karşılanmış ve herhangi bir çatışma çıkmamıştı.

Hristiyanlar MS 60 yıllarında Anadolu'da ilk kiliseleri (Yedi Kilise) inşa etmeye başladılar. Bunların ardından 325 yılında İznik'te ilk Ekümen Konsül toplanmıştır. Bu konsülde bugün halen kutlanan Paskalya Yortusu'nun zamanı tayin edilmiş ve bu vesileyle Anadolu Hristiyanlar için kutsal bir coğrafya haline gelmiştir. Anadolu'nun Hristiyanlar için Kutsal/İlahi Topraklar olduğunu hatırlamaktan bir zarar gelmez. Bilinen en eski kilise, Hz.Meryem'in evi ve pek çok Hristiyan evliyanın türbeleri vardır Anadolu'da.

Bunları takiben Roma İmparatoru Yüce Konstantin, Roma İmparatorluğu'nun başkentini KonSTANinoPOLis olarak tayin eder (330). Artık Ekümen Konsül burada toplanmaya başlar. Konstantin Hristiyanlık'ın Kutsal Hazinesi'nin imparatorluk sınırları içindeki Kudüs'ten yeni başkente naklini buyurur. Yeni Roma, Eski Roma gibi pagan değildir. Hristiyandır. Roma İmparatorluğu artık Bizans olarak anılır ki ayrıca ilk resmi Hristiyan Devleti'dir.

Bu esnada Hristiyanlık'ın potansiyelini gören Eski Roma alternatif bir “Ekümen Kilise” kurar. Eski Roma'daki çakma ekümen kilisenin (Vatikan) en katlanamadığı algı kendi kilise dominyonuna alternatif bir kilise olması idi ki bu söz konusu kilise Konstantinopolis'teki Ekümen Kilise Patrikhane'ydi. İşte bu sebeple Eski Roma'daki çakma kilisenin askerlerinin oluşturduğu 4. Haçlılar Konstantinopolis'i yağmalamıştır (1204). Bu mezalimi yaparken, kendileri gibi Katolik (Vatikan) değil, Ortodoks (Patrikhane) olan kenti talan ederken kutsal bir iş yaptıklarına ikna olmuşlardır. “Soylu Haçlı Şövalyeleri!”nin oluşturduğu 4. Haçlılar ilk Hristiyan başkentini tarumar etmişlerdir. Bu esnada şehirde bulunan Kutsal Hazine çalınmıştır. Hz. İsa'nın üzerinde isminin kazılı olduğu çekici, çorba kabı, sandaleti, işkence esnasında üzerinde kırbaçlandığı mermer sütun, Haç'a gerilmiş Hz. İsa'ya saplanan mızrak, Haç'ın büyük bir kısmı, İznik'teki ilk Ekümen Konsül'de yazılmış el yazması İncil örnekleri, Hz. Meryem Ana'nın tarağı ve daha pek çok Kutsal Hazine yağmalama yoluyla Eski Roma'ya taşınmıştır. Bu hazine sayesinde Eski Roma'daki çakma kilise ekümenlik sıfatı iddiasına Dünya'nın büyük bir kısmını inandırmıştır.


Eski Roma'daki bu kilise Kutsal Hazine'yi gerçek sahibi olan Ekümen Kilise Fener Patrikhanesi'ne iade etmelidir.


Peki bu bizi nasıl ilgilendirir? 

Hristiyanlar'ın Kutsal Hazinesi'nin İstanbul'da oluşu bize sadece/safi katkıda bulunur. “Elin gayrimüsliminin hazinesini, kutsalını biz mi koruyup sahipleneceğiz?” Söz konusu hazine İstanbul'un hazinesidir. Yani Türkiye'nin hazinesi.

Ege'deki mermer antik heykelleri define avcılarından koruyup mücadele veriyorsak… Domaniç'in ormanlarında tarihi eser kaçakçılığına izin vermiyorsak, çeşitli ülkelerden Anadolu'ya ait antik bulguların iadesini talep ediyorsak bu mevzunun ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlamamız gerekir.


Biz Türkler bu hadiseler cereyan ederken akın akın Anadolu'ya göç etmekte idik. Bu esnada Anadolu'da halihazırda bulunan halk başka bir yere göçme ihtiyacı duymamıştır. Anadolu'da her zaman olduğu gibi, gelen ve bulunan kaynaşmıştır.

Fatih Sultan Mehmed Yeni Roma'yı fetheder. Artık Roma tahtı İslam'dır. Böylelikle Roma pagan başlattığı devleti önce Hristiyan yapmış, bu devlet ise daha sonra Müslüman hakimiyetine girmiştir. Türk Osmanlı İmparatorluğu'nun muazzam coğrafyasında barındırdığı Hristiyan nüfus tüm devletteki nüfusun %35'ine yakınını oluşturuyordu. Türk Padişahlar İstanbul'da bulunan ve Dünya Hristiyanları'nı temsil eden Ekümen Kilise Fener Patrikhanesi ile daima iyi geçinmiş ve Patrikhane'nin güvenliği, özgürlüğü ve konforu için çaba vermiştir. Bu sayede Patrikhane bugünleri görebilmiştir.
Türk hiçbir zaman inanç temsilinde bulunan Patrikhane'yi yıkmaya çalışmamıştır. Böylesi bir çabanın içine girmiş olan sözde “inanç muhafızları” Vatikan'ın yönlendirdiği Haçlılardır. Gerçek egemen kilise İstanbul'daki Patrikhane'dir. Vatikan Patrikhane'yi parçalamıştır ve bugün Rus Patrikhanesi, Rum Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi, Bulgar Patrikhanesi, Gürcü Patrikhanesi gibi çok sayıda Patrikhane ortaya çıkmıştır.


Unutmayalım; Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Odası'nda Hz. Peygamberimiz'in ayak izi, yeleği ve Sakal-ı Şerîf'i, Hz. Halifeler'in kılıçları ile beraber Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i yardığı asada bulunmaktadır.

Hz. İsa'nın hatırası her insan için olduğu gibi Türk için de yüksek kıymettedir. Gaspı unutulabilir ya da unutturulabilir değildir. Vatikan Kutsal Hazine'yi gerçek sahibi olan Patrikhane'ye iade etmelidir. Patrikhane bugün halen ayakta ve canlıdır. Ona ait olan hazinenin iadesi gündeme getirilmesi gereken bir husustur.