Gelecekten haber veren astrolog değiliz, büyücü veya müneccim de değiliz.

Orta Asya’dan çıkıp yürüyerek dağları aşan, yollarda sürekli değişimler geçiren, kurduğu onlarca devleti batırılan, sürekli fabrika ayarları ile oynanan, 80 yıllık katliamlarla inançları değiştirilse de doğa ve bağımsızlık sevdasından vazgeçmeyen, özünde saf ve temiz kalpli Yörük Türkmen genlerinin etkisinde kalan, içinde kötülük olmadığından, sık sık kandırılan, oyalanan, susturulan, 10 binlerce yıldır varlığını sürdüren bir milletin, 57 yıllık temsilcisi olarak tecrübelerimizi paylaşacağız.

Doğanın kendine hediye edildiğine inanan, ihtiyaç dışı tek bir canlıya, tek bir dala bile zarar vermeyen, Gök Tengri’nin hizmetkarları, araya giren ve ruhlarla konuştuğunu iddia eden şamanlarla bozguna uğrayıp bölünüp parçalanınca, bu seferde Arap kültürü içinde kaybolan, aleviydi sünniydi, derken koskoca imparatorluğu yıkılan, kısa sürede toparlanıp küllerinden yeniden doğarak, 6 yüz yıl sürecek yeni bir imparatorluk kuran. Kurduğu imparatorlukta, seçtiklerinin kulu olup ezilen, kazan kaldırıp bir kez daha tarih sayfalarından silinen, şimdilerde ise elleri ile kurduğu Cumhuriyeti yıkmak için post kavgasında sebebini bilmediği bir tarafın tarafı olarak mücadele eden, binlerce yıldan sonra ilk defa Türkün hâkim olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bireyi olarak, tecrübelerimizi yazacağız.

Ne hikmetse bizim milletimizde alevi sünni gibi mezhepsel veya dinsel ayrıştırmalar zannedildiği kadar işe yaramıyor.  Türk Kürt kışkırtmaları gibi ırkçı yaklaşımlarda bizde düşmana fırsat vermiyor. Biz genelde post kavgasında birbirimize girebiliyor, bölünüp parçalanıyor düşmana fırsat veriyor birbirimizi kırıp geçiriyoruz. Bir birimizin bacaklarına dolanarak yükseleni indiriyoruz.

Kimi kışlaya, kimi eğitime, kimi dini mabette din ve siyaset bulaşmamalı der. Bizde mesleğin içinde olan biri olarak din ve siyaset basına bulaşmamalı deriz.

Basın en büyük kitleye, en kısa sürede ulaşan tek iletişim aracıdır. Basın özgür olmazsa, basın dürüst değilse, basın liyakatli insanların elinde değilse, istediğiniz algıyı oluşturarak istediğiniz kulvarda at oynatabilirsiniz.

Son yıllarda bu en riskli oyun masaya yatırıldı, basının özgürlüğü gazetecilerin elinden alındı. Basının başına tasma takıldı !!! Tasmalı basının en güzel örneğini son iki yıldır daha iyi görüyor ve yaşıyoruz.  Geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerde, basın neyi tartıştı ve tartıştırdı bize ?

1.’si CHP’nin adayı kim olacak, 2.’si  kıvıran siyasetçilerin günlük geçiş yaptığı ittifaklar.

Peki halkın derdi neydi ?

Bu yıl da yerel seçimler var. Bir tarafta onlarca tasmalı basın yayın organı, İmamoğlu’nun eksiği gediğini araştırıyor. Olmadı montajlı videolarını üretiyor. Diğer tarafta birkaç rakip kanal da Kurum’un gaflarını eksiğini gediğini bize aşılıyor.

İstanbul’da 16 milyon, Anadolu’da 70 milyon insan yaşıyor. Ama 86 milyona İstanbul adayları konuşturuluyor. İtiraz eden var mı?  Köyünde kim aday bilmez ama İmamoğlu’nun eksiğini fazlasını izlediği kanala göre ezbere bilir. Belediye Başkan adaylarını tanımaz ama Kurum’un yedi sülalesinin kaza namazlarını da, gaflarını da ezberlemiştir. Gazeteciler ve gazetecilik bitirildiyse halkın sesi olması gereken basın, size sizi ilgilendirmeyen konuları empoze ederek uyutur. 

Buradan yola çıkarak, Domaniç’te dahil 1 Nisan’dan sonra ne olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz ki. Biri seçilecek, biri seçilmeyecek. Seçim masrafları bize ödetilecek. Hiçbir vaat yerine getirilmeyecek, hesap sorulmayacak. Kaybedenler, halkı ve basını suçlayacak, kazananlar kazandıranlarını unutacak.

1 Nisan da uyutanlar, uyuttuklarına “ ŞAKA YAPTIK” diyecekler.