Çok şey yazmak istiyorum bu hafta.
Ama az şey yazacağım.
Bu yazacaklarımı içinde küfür barındıran ifadeler bile tam anlamıyla anlatamayacak sanırım. Aması var işte...
Üç noktadan çok daha fazlası.
Affınıza sığınarak yazıyorum ama 2017 yılında ormanlarının (ciğerlerinin) yanışına şahit olmuş bir Domaniç'li kardeşiniz olarak, çok küfürler birikti içerim de. İnsan olan insanın sabrının tükendiği, öfke kontrolünün zorlaştığı bir dönemin içine girdi yurdum insanı.
Bu yazımı kaleme alırken Harmancık yanmakta.
Bursa, Karamürsel, Karabük, Kahramanmaraş, İzmir, Bilecik, Eskişehir, Manisa, Antalya, Afyon başta olmak üzere son bir haftada cennet vatan Türkiye'm yangın yeri...
Birçok yurdum insanı gibi, bu kadar yangının doğal sebepler veya bilinçsizlikten çıkma ihtimalini sorgulamıyor değilim.
Eğer bu yangınlar böyle devam ederse ülkemizdeki son 10 yılın en büyük orman kaybına neden olabilir. Bunun ne demek olduğunu ileride daha iyi anlayacak insanoğlu. 2017 yılında yanan bölgemiz, biz Domaniçlilere her gün kara kara bakmakta maalesef.
Eskişehir'de can kayıplarımız oldu. Onlara buradan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Tabiki rahmet dilemekle olmuyor ama yapacağımız pek bişey de olmasa da, çok şey var aslında. Her ne olursa olsun, Türk toplumu olarak duyarsız bir toplum olmaya mahkum olmayacağız.
Bizleri derinden üzen orman yangınlarını, yurdum insanı kendi bölgesi haricinde yaşanan yangınları doğal olaraktan, TV ve Sosyal Medya'dan takip ediyor. Yanan o ormanları görmüyor ve kül olmuş toprağa basmıyor. Doğal olaraktan gerçek bir acıyla bağ kuramıyor. Sonucunda sadece sosyal medyada paylaşım olarak vicdan rahatlamasına gidiyor. Bu arada bu paylaşımların ne kadarı samimî o da ayrı bir tartışma konusu.
Unutmayalım lütfen.
Can kaybımız yok diyerekten, yaban hayatının ve doğanın yok oluşuna, ormanlarımızın yanmasına üzülemeyen bir toplum, bir çocuğun açlığına, bir hayvanın ölümüne bir Annenin çığlığına çok çabuk alışır ve zamanla bu alışkanlık duyarsız bir toplum oluşturur. Tarihte Türk milleti hangi konu olursa olsun asla ama asla duyarsız bir toplum olmamıştır.
Birde bu yangınların siyasi boyutu yok mu ?
Beni en çokta bu siyasi boyutu üzmekte. Bakınız kıymetli okurlarım. Hele bir yangınlar sönsün, eskilerin değimi ile şu cenazeler bir kalksın, artı ve eksisi ile sebep ve sonuç ilişkilendirilip, neden, niçin ve sonrasında alınması gereken önlemler en ince detayına kadar tartışılsın. İktidarı ve muhalefeti ile yurdumun dört bir yanında yanan ormanlarımızı bir söndürelim öncelikle. Ciğerlerimiz yanıyor ciğerlerimiz. Şimdi yanan ve yanmakta olan ormanlarımız üzerinden siyasi rant kavgasının zamanı hiç değil.
Orman yangınlarına bilerek vesile olanlara, özellikle belirtmek isterim ki, bizim ormanlarımız sadece ağaç değil, geçmişimizdir. Her dalında, her ağacında bir şehidimizin hatırası vardır. Bunu bile bile yakmak; sadece yeşili değil, milletin belleğini hedef almaktır.
Yaşanan yangınlar göstermiştir ki ; Büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere, işçisi, köylüsü ve milletinin her bir bireyi ile doğasını, cennet vatanının son yeşilini korumak için canını bile vermeye hazırdır.
Özellikle de köylülerimiz, canla başla bu mücadeleyi hiçbir menfaat beklemeden vermektedirler. Orman yangınlarını söndürmede bir damla su bile olsa taşıma gayretinde bulunan, her kim varsa minnettarım.
İyi ki var o güzel ve duyarlı insanlar.
Yanmasına vesile olanlar mı ?
Kim olursa olsun yaktığınız kadar yanın inşallah. Küfürler diziliyor boğazıma ama neyse.
Rabbim Büyük Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun inşallah. Kısa ve öz yazayım dedim ama yine uzun oldu galiba. Her bir yurdum insanı gibi çok doluyum çok. Kalın sağlıcakla.