Koskoca bir kışı kimimiz evlerde, kimimiz bürolarımızda yatarak geçirdik. 
Oysa eskiden kış aylarında ilçe protokolü, ilçe siyasi parti temsilcileri, muhtarları, Sivil toplum örgütlerini (İlçemizde pek yok olanlar da göstermelik ama, yine de aralarında seçilmişliğinin hakkını vermeye çalışanlar var) çeşitli etkinliklerle bir araya gelir, yeni gelen memurlarla tanışma, mevcutlarla kaynaşma, ilçe için konuşma ve dayanışma imkanları olurdu.  
Bu kış tüm bu insani yaklaşımlardan uzak kaldık. Kimler kimlerle beraber belli değil. Kimse kimseyi tanımıyor, tınlamıyor.

Gözden ırak olan gönülden de uzak olurmuş. Bu uzaklığın, ayrılığın seçim öncesi bedelini ağır ödeyeceğiz. Dünya da bizim kadar sosyal medya üzerinden birbirine laf sokan başka millet var mı bilmiyoruz. Yaşını başını almış sakalları ağarmış insanlar bile her gün iftiralar atıyor. Küfürler hakaretler ediyor. Siyaseten insanları ayrıştırıyor. 

Her kesimden insanların birlikte olduğu o eski günlerde olsa parti teşkilat başkanları kendi azgınlarının tasmasını tutar, beni arkadaşlarımın arasında rezil ediyorsunuz diye sustururdu. Söz geçiremezse mülki amir veya güvenlik kuvvetleri bunların kulağını çekerdi.  Şimdilerde ise bırakın ilçenin ahlaki güvenliğine duyarlılık gösteren siyasi ve idari yapıları kimsenin kimseye selamı yok. İpler kopmuş taşlar düşmüş…
 
Seçim var ama halk vekili adayını tanımıyor. Birileri halk adına adayları belirlemiş. Gerçi mevcut sistemde vekiller zaten halkın değil parti başkanlarının emrinde de. Sahi tepeden atanan ve lideri onaylamak karşılığında yüksek maaş alan vekili biz niye seçmek zorundayız ki !?
Siz Domaniç’ e gelip halka vaat veren bir vekil gördünüz mü ? Muhalif adaylar iktidarın eksik ve hatalarını, iktidardakiler de muhalefetin eksik ve hatalarını sayıp gidiyorlar. 
Tepedekiler ise bu seçimlerde ayrı bir alem. Kılıçdaroğlu sağ liderlere özenmiş, “Ben yapacam edecem” diye konuşuyor. Sosyal demokrasi de ben yoktur biz vardır. Ama herhalde Erdoğan’a özeniyor.
Erdoğan da Kılıçdaroğlu’na özeniyor olmalı ki , Kılıçdaroğlu hangi vaadi verirse bir gün sonra aynı vaatleri kelimelerin yerlerini değiştirerek o veriyor.  

Ramazan boyunca bildiğiniz gibi tüm köy ve mahallelerimizi gezdik dolaştık. Köyler boşalmış, tarlalar boşalmış. En ücra köylerde okul, sağlık olacakları varken hepsi de atıl durumda. Köylerde yol, su, elektrik, şebeke sorunu var. Köylerde kalan ihtiyarlar dertli. İlçedekiler ne gidiyor ne bakıyor ne ilgileniyor. Çünkü köy muhtarları da salmış. Maaşı alan vın. 
Eskiden köylerde muhtar, imam, öğretmen, sağlıkçı varmış. Şimdiler de, 10-15 çocuk var diye okullar kapatılmış. 2-3 ihtiyar için imam bırakılmış. Ezan okumasına bile gerek kalmayan imam ya galerici, ya avcı, ya sıvacı badanacı bakan denetleyen yok. Muhtar akşama kadar ilçede okey oynuyor. Ya da imamlar gibi ek işlerle meşgul. 

Sapsız sahipsiz kalmış ilçem ve köylerim. Eskiden gençlere nasihat veren dedeler şimdilerde tik tok ta, face bokta boktan işlere burnunu sokup ona buna çamur atıyor.

Eskiden bizim köyde (Muratlı) efsane bir adam varmış. Namı değer Kostak diye.  Karısına göz diken ağayı vurmuş uzun yıllar ceza evinde yatmış. Demek ki eskiden adalet te işliyormuş. 

O adam, “ Dünya ipini koparmış gidiyor. Çüş diyen yok” dermiş. 
Domaniç’te o misal ipini koparmış gidiyor. Çüş diyen yok.