Doğmak da ölmek de elimizde değil. Sadece aradaki yaşam sürecini becerebildiğimiz kadarıyla biz yönetiriz o da yüzde elli ölüm tehdidi ile. Yaşamaya başladıysan öleceğini de bilirsin ama bu ihtimali çok düşük görürsün. Oysa bu ihtimal yaşın kaç olursa olsun YÜZDE ELLİ'dir. %50!  Aklım erdi ereli yüzde elli ölüm ihtimaline göre planlar yaptım, hayaller kurdum, projeler yaptım. Bunun için de çok kavgalarım, tartışmalarım, kırgınlıklarım oldu. Ben diyorum ki benim yarın ölme ihtimalim yüzde elli. Bana diyorlar ki, “ Çok acelecisin, sabret, bugün olmazsa yarın olur.” İmkanlar,olanaklar diyarı Domaniç; doğa harikası, bakir bir ilçe. Domaniç’te hayvancılık ve hayvansal ürünler dünya markası olabilecek kadar kaliteli. 30 yıl Avrupa’da yaşamışlığın verdiği tecrübeyle kıyaslıyorum. Çekirdekli meyvelerde de durum aynı. Su desen, 30 köyümüzün yüzde doksanında dereler şırıl şırıl akıyor. Dünyada gıdadan daha önemli ne var ki ? Cep telefonları olmasa, İPhone üretimi durdursa, Mercedes araç üretmese, Philips televizyon yapmasa ölmeyiz. Ama aç ve susuz bir ay bile yaşayamayız. Yaşamak için ne lazımsa bizde var. Bahanecilerin bahanesi hazır. Hayvancılık ölmüştür. Tarım bitmiştir. Arkadaş; madem öyle sen de yanlış tarım politikası izleyen Sırplar'dan et, Ruslar'dan saman ithal ederek sana darbe vurana haddini bildirseydin. Bu sefer ötekiler devreye girer. “Bu hükümet yanlış yaptı” doğrusu siz iseniz neden bir seçim kazanamıyorsunuz ? Bırakın siyasi gevezeliği. 15 dönüm tarlaya 100 milyarlık traktörü bağlarsan, dere kenarına silajlık yerine arpa, buğday ekersen, tarlaları bahçeleri bölüp parçalarsan, üç beş ineği ahıra bağlayıp taşıma yemle beslemeye kalkarsan, tarlada çıkan ürünü topluca pazarlamak yerine önüne gelen parça parça satmaya kalkarsan sürünmeye devam edersin. Tarım kitlesel yapılmalı. Akılla mantıkla yapılmalı. Dedem öyle yapardı diyorsan sen daha çok İnegöl'e gider gelirsin. Tünel kazın! İşe gitmem lazım dersin. Önceki kaymakamımız Muhammed Enes İpek, yeni görev yeri Çıldır'dan bir koli göndermiş. İçinde çıldır markalı hayvansal ürünlerle dolu. Çıldır'a bir bakın Domaniç’e bir bakın insan utanıyor. Sözde yörüğüz bir kapıya bağlanmaya katlanamayız. Ama biz her yerel seçim öncesi İnegöl basınının oyuncağı oluyoruz. “Domaniçliler İnegöl’e bağlanmak istiyor” diye. Siz marka olamamışsanız isterse İstanbul'a bağlanın yine de kapı kulu olmaya devam edersiniz. Bakın size basit bir örnek; Domaniç’te sürekli bahanelerle alamadığımız onlarca hizmet var. Bu olmayan yolu, toplanmayan çöpü, bitmeyen inşaatı basın olarak ne zaman eleştirsek hemen hükümet yanlısı bazı siyasiler ve onların işe soktukları bize saldırır. Oysa haberi kullanıp işi hızlandırmaları gerekir. Eskiden bu yapılırdı. Arkadaş bu halk seni, partisini kutsasın diye değil. O partiden ilçesine, köyüne hizmet getirsin diye seçti. Başaramadığın zaman arkana halkı alman lazım. Atıyorum, üstlerine “ Halk Domaniç Tavşanlı yolunun bir an önce bitmesini istiyor. Ahan da 'Domaniç gazetesi öyle yazıyor 'demek yerine, iş isteyen, hizmet isteyenlere ve onların sesini duyuranlara saldırılıyor. Bazıları da hemen savunmaya geçip iş olsun hizmet olsun diyenlere, bunlar muhalif pekekeli ,fetocu diye saldırıyor. İstanbul boğazına birkaç yılda altı geçit yapan, ülkeye bu kadar yollar ,köprüler yapan Recep Tayyip Erdoğan bu durumdan haberdar olsaydı eğer bunları bir saniye o koltuklarda tutmazdı. Evet dostlar 17 senede Domaniç’e hizmet vermeye çalışan üç beş kişi ile tanıştım. Pes etmişler. Sağlık sorunları ile mücadele ediyorlar. Domaniç’ten bir şey olmaz demeye başlamışlar. Acı gerçekleri kabullenemesek de artık biz de pes etmek üzereyiz.