Atatürk, “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacak” demiş.
 
Bizde bu söze güvenerek sokakta başarılı, saygılı, kültürlü, ahlaklı bir çocuk gördük mü bunun öğretmeni kim acaba derdik.
 
Son yıllarda sokaklarda yediği dondurmanın, içtiği kolanın çöpünü parklara atan, yollarda şişe kıran, sokaklarda küfrederek bağrışa bağrışa dolaşan, motosiklete binip egzoz patlatarak ahaliyi rahatsız eden, cami helalarına bira şişesi tıkayan bir nesil çıktı karşımıza. 
Tabi bizde bu nesili yetiştiren öğretmenlere bunun hesabını soralım dedik. 

Vay anam sen misin soran !!!

Her ne kadar son çeyrek asra tek bir hükümet istikrarlı bir şekilde damgasını vurduysa da Milli Eğitim Bakanları sık sık değişmiş. Her yeni gelen bakan sanki önceki sistem muhalefetin sistemiymiş gibi Milli Eğitime yeni bir sistem getirmiş. Müfredat değişmiş. Yeni müfredat oturmadan yine yenisi gelmiş. Derken araya Dünya Sağlık Örgütü pandemi molası veya fırsatı girmiş. Şu okul bu okuldan daha iyi gibi ayrışmalar olmuş. Hangi okula gidenler daha çok sevap kazanır derken, Diyanet falan devreye sokulup yeni fetvalar ayetler indirilmiş. Sevaplı eğitim, uzaktan eğitim, uygulamalı eğitim, 4 çarpı 4 jip gibi eğitim. 

Eğitim müfredatındaki bu alaboraya bir de öğretmenler arasındaki karmaşa eklenmiş. Artık eskisi gibi öğretmen ol devlete sırtını dayadın mı tamam, o dönem kapanmış yerine, kadrolu bizim öğretmenler, sözleşmeli öteki öğretmenler, bir de ücretli öğretmenler sistemi getirilmiş. ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ne demek ya ? Diğerleri Allah rızası için bedava çalışıyor zannedersiniz ama öyle değilmiş. Her ne kadar aynı okuldan mezun olup daha fazla iş çıkarsalarda en az maaşı bu ücretli öğretmenler alıyormuş. 
Sonra baş öğretmen diye bir şey daha çıkmış. Eski solcuların tabiri ile öğretmenler arası sınıfsallaşma ayrışmaları baş göstermiş. O da yetmemiş. Örgütlü toplama yeni çalışanın hakkını arayan sendikalaşma işine de öğretmenler bulaşmış. Hükümet yanlısı sendika, muhalif sendika, cumhur ittifakına yakın sendika falan fıstık. 

Hani sosyal medyada bir kadın, “Eski Türkiye'de doktorlar bizi azarlıyordu. Şimdi biz onları dövebiliyoruz” diyor ya. Aynı haklar okullara da verilmiş. Öğrencisini fırçalayan, öğrencinin hoşuna gitmeyen notu veren öğretmeni ister velisi veya yakını ya da bizzat öğrencisi dövebiliyormuş artık.  

Sınıf geçen çocuklara motosikletler alınıyor. Jandarma, polis çocuğu yakalayıp ceza keserse hemen ağa paşalar devreye giriyor. “Garibana cezamı kesilirmiş” deyip cezanın iptal yoluna bakılıyor. Cezadan dönülmezse devlet ceza kestiği çocuğun cezasını da bir şekilde kendi ödüyor adama ödetiyorlar. 

Bu yıl seçimlerden yeni çıktık. Yepyeni bir Milli Eğitim Bakanımız var. Muhtemelen yepyeni bir eğitim öğretim sistemi ve yepyeni bir müfredatla bakan değişene kadar yola devam edeceğiz.

 Öğretmenlerim geçtiğimiz yıllarda yazdığım bir yazıdan dolayı da sizlerden özür dilerim. Bundan sonra egzoz patlatan öğrenci gördüğümde, yerlere çöp atan saygısız bir çocuk gördüğümde, küfrederek sokak ortasına bağrışa bağrışa gezen çocuklar gördüğümde artık sizi sorumlu tutmayacağım. 

Bu yıl ne olduysa çocuk sayısı da ülke genelinde baya artmış diyorlar. 

Haydi öğretmenler pardon! Haydi kadrolu, sözleşmeli, ücretli ve baş öğretmenler Allah yardımcınız olsun!