Ülkemiz seçim havasına girdi. Gerçi girmese bile bizim gibi ülkelerde insanların dini imanı siyaset de… Çarşıda iki kişi bir yerde oturuyorsa bilin ki yüzde 90 siyaset konuşuyordur. Kimse kusura bakmasında, özelikle evde işini beceremeyen, işi gücü olmayan, ailesine bile söz geçiremeyen, okumayan, araştırmayan kısacası kendi başını beceremeyen kendi yapacağı işi bırakıp Ankara'ya akıl verir, bilgiçlik taslar. Akşam iki üçte oturum incelemişse, duydukları ile başınıza profesör kesilir.

Genelde sabit fikirlidirler. Ya atadan bir partiye ölümüne bağlıdırlar ya da ataya inat başka bir partiye gönül vermişlerdir. Tarafı oldukları partiye adeta taparlar. Asla yanlışlığını hatasını eksiğini görmezler. Senin partin de şöyle desen ya verecek bir cevabı olmadığı için seninkiler de şöyle derler. Ya da parti başkanının en son söylediğini henüz duymadığından en son söylediğini savunurlar. 
Bunlarla konuşmak vakit israfıdır. Asla yeni bir şey öğrenmezsiniz. Saatlerce süren tartışmanın ardından herkes hala aynı yerdedir. Ve her iki tarafta tartışmayı kazandığını iddia ederek, bir de böbürlenerek komplekslerini bastırırcasına arkadaşını nasıl mest ettiğini anlatır. Bilmez ki kazanılan her tartışma, kaybedilen bir dost demektir ! 

Demokrasilerde 4 veya 5 yılda bir iktidar seçimleri yapılır. Seçim sonuçlarını kararsızlar ve partisizler belirler. Sabit fikirliler zaten değişmeyeceği için oylarının da sayılarının da bir önemi yoktur. 
Peki çevrenizdeki insanların çoğu sabit fikirli, aklını partisine kiralamış tiplerse ki en azından çoğunluğu öyledir. Önümüzdeki seçimlerde hangi partiye oy vereceğinize nasıl karar vereceksiniz ?

Ülkemizde sağ partilerin oy oranları her zaman daha yüksektir. Coğrafyamız tehlikeli bir o kadar da karmaşık bir coğrafyadır. Batımız Hristiyan, Doğumuz Müslüman, Kuzeyimiz Dinsiz, Güneyimiz Deniz...  Peki ya biz ?
Biz uzak tarihimizde dünyanın ilk tek tanrılı inancına sahibiz. Yani dinimiz olmasa da en azından bir tanrımız hep olmuş. Hristiyan ve Müslümanlar da tek tanrıya inanır.  Yani bizim uzak kuzeyimizdekiler gibi ateist, ya da yine uzak güneyimizdekiler gibi pagan olma ihtimalimiz yok. Bunlarla olsak olsak düşman oluruz. Milliyetçi olup bu dinsizlerden ve de çok tanrılı paganlardan vatanı korumak lazım. Demek ki biz siyaseten sağa daha yakınız. 

Asya dan Anadolu'ya göçerken, Müslümanlarla tanışmışız. Hoca Ahmet Yesevi'den çok etkilenmişiz. Bir kısmımız kendi Gök Tengri İnancını kururken bir kısmımız gönüllü Alevi oluvermişiz. Müslüman olduk zannederken Sünnilerle kapışmış baya bir kanımızı akıttıktan sonra Sünniliği seçmişiz!  Yetmemiş bir de Hristiyanlığa karşı Müslümanlığı savunmak zorunda kalmışız. Demek ki dini duyguları ağır basan siyasi görüş olan sağa daha yakınız. 

Sağ, muhafazakardır, dindardır ama seçilmişler biat ister. Seçilenler seçenlerine kul gözüyle bakar, emir verir. Halka sabır, yoksulluk, şükür tavsiye edilir. Kendileri ve yandaşları saraylarda zevki sefa sürer. Oysa Türk özgürlüğüne, bağımsızlığına düşkündür. Asi ve anarşist ruhludur.

Sol, özgürlükçüdür, yenilikçidir, eşitlikçidir. Seçilen seçenden biat istemez emir vermez. Sosyal demokrattır, yandaşı değil yaratılmışı kayırır. Ama halkına tepeden bakar, İnsan ilişkilerine soldur, soğuktur. Oysa Türk sıcak kanlıdır. Zengin yoksul, okumuş cahil ayırmaz. Konuşmak kaynaşmak ister. Özgülük ister ama türeyenin de korunmasını ister…

Bu durumda solda sağda bize ters.

Biz en iyisi bir seçimde sağa, bir seçimde sola oy verelim ve bir denge oluşturalım.  İyi de ortalıkta sağ sol da kalmadı. İttifaklarımıza bakar mısınız kimler kimlerle beraber…