Seçimlere bir yıl kala başladılar. Birbirlerine sövüp saydılar. Sonra kıvırıp, el ele tutuştular. 

Önceleri birçok taraf vardı. Herkes karşı tarafa saldırıyor, iftiralar atıyor, salya sümük, asıp kesiyordu. Sonra tükürdüklerini yalamaya başladılar. 

Arkalarından gelenler ve kraldan çok kralcı olanların kıvırmaları ise filmlere taş çıkaracak kadar trajikomik. Eskiden olsa atıp geçiyorsun şimdi herkesin bir sosyal medyası var. Korkakların, acizlerin pısırıkların sesi sosyal medyada herkes konuşuyor paylaşıyor. Ama sen kıvırınca önceden paylaştıkların orada sırıtıp kalıyor. 

Ahlaken rezil duruma düşüyorsun ! 
Onun da çaresi bulundu.
AHLAK RAFA KALDIRILDI !

Seçim yaklaştıkça iftiralar arttı. 
Çirkeflikler arttı. Arkadaşlar küstü, karı koca ayrıldı, kardeşler düşman oldu. Aileler bölündü. Evlat öteki partiye oy vereceğini söyleyen anasına küfür etti…

Seçimler yaklaştıkça vaatler arttı.  
Birinin beş vereceğim dediğine öteki vermem derken bir de baktık ki onbeş vermeye başlamış. 
Seçim yaklaştıkça vekil adayları ortaya çıkmaya başladı. Sokaklar, köprüler, geçitler afişlerle kirletildi. İsraf diz boyu. 

Doğal felaketlerde açılan tahribatları unuttuk, dünyanın en büyük depremi ile karşı karşıya kaldık. Artık inanılmayan resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde ki ölenleri unuttuk. Başımıza gelen musibetler bizi insanlığımıza geri döndüremedi. 80 öncesi denemeleri yapıldı. Parti binaları kurşunlandı, çok konuşanlar kendi içlerinde birbirlerini infaz ettiler. 

Taşlamalar, kavgalar , iftiralar.  Kel kele kelsin demeye başladı. 

Menfaat dünyasının aç gözlü çıkar gruplarının bu ahlaksız kavgasına ne yazık ki halkta katıldı. Ne huzur kaldı, ne mutluluk. Göreceli olarak maaşlarımız artırıldı. Yükselen maaşlarımızla alım gücümüzün düştüğünü göremedik.  Seçim afişleri, seçim müzikleri, seçim vaatleri gözlerimizi kamaştırdı. Kör olduk. Yaşadıklarımızı unuttuk. Duyduklarımıza inandık. 

Seçim yaklaştıkça başımızı okşayanların cazibesine kandık. Onların şatafatını kendimizin sandık. 

Bu hafta sonu seçim olacak. Umarız ki olaysız, kavgasız, gürültüsüz bir seçim olur. 
Bir taraf kazanacak diğer taraf kaybedecek. Kimimiz sevinirken kimimiz üzüleceğiz. 

Ama asıl üzülmemiz gereken, seçimden sonra ödeyeceğimiz bedeldir. 

Hele hele seçimden sonra öyle ağır bir bedelle karşılaşacağız ki bu utançla nasıl yaşarız bilemem. 

Seçim sürecinde sövüp küstürdüğün dayın, teyzen, ablan, asker arkadaşın, çocukluk arkadaşın düğününe gelmeyecek. Ölen eşinin tabutunu tutmayacak. Hastalanınca dertlenince yanında olmayacak. . “Ahmet gel bir çay içelim” diye yalvarırcasına masana davet ettiklerin, seni görmezden gelecek. Seçmen olarak dün kucaklarına oturdukların da yüzüne bakmayacak. Yalnız hem de yapa yalnız kalacaksın !!!