Domaniç, tüm köyleri ile çoğu ilin bir mahallesi kadar nüfusa sahip küçücük bir ilçe.
Her yıl düşen nüfusumuz, 14 bin bandına kadar geriledi, ancak pandemiden ve ekonomik koşulların ağırlaşmasından dolayı da hissedilir bir geriye dönüş var. 

Dünyada iki temel görüş vardır. Sağcılık ve Solculuk…
Sağ; Devlet küçülmeli, kontrol merkezi olmalı, işletmeler özelleşmeli, devlet sadece vergi toplamalı diye düşünür.
Sol; Her şey devletin olmalı, gelir homojen bir şekilde dağılmalı, insanlar arasında makas mümkün olduğu kadar daraltılmalı diye düşünür.

Cumhuriyet ile birlikte kalkınma köylerden başlamış, devletçi mantıkla devlet, tüm ülke genelinde çeşitli fabrikalar açmış istihdam da eşitlik sağlamaya çalışmıştı. 

1950'den sonra iktidara gelen sağ parti ile özelleştirmeler başladı. Devletin kurduğu uçak, traktör, otomobil fabrikaları kapatıldı. Devlet, devletliğini bilmeli aslı görevini yapmalı, devlet patron olmamalı ki bu sistem aynı zamanda hantal bir sistemdir denildi.  

Tunçbilek maden işletmesinden de biliriz. Bir kişinin yapacağı işi on kişi yapar, çalışanlar çok fazla para kazanır, madenden gelen gelir köylere, ilçelere paylaştırılırdı. 

Maden ocaklarının özelleştirilmesi ile gerçekten 7 bin kişinin yaptığı işi 700 kişi yapmaya başladı üstelikte daha az maaşla daha fazla iş mantığı ile edilen karlarla, modernizasyon çalışmaları yapılarak maliyet inanılmaz bir şekilde düşürüldü. 

Makro bakışla olması gereken de buydu gibi görünse de mikro bazda işsizlik tavan yaptı. Bölgenin sosyal dengesi bozuldu. Köylerden kentlere göç başladı. Ürettiğini satamayan köylü, kendinin şehirlerdeki fabrikalarda sıradan ucuz kalifiyesiz işçi olarak buldu. 

İşte biz Domaniçliler de bu vahşi kapitalizmin kurbanlarından olduk. 30 küsur bin olan nüfusumuz bu günlerde 14 binlerde. 

Saruhanlar, Sarıot, Karaköy, Ilıcaksu, gibi köylerimizin gerçek nüfusları 4 binler bandında ancak göç yüzünden köylerimizin bu günkü nüfusu 5 yüzlere kadar düşmüş. Karakütük gibi tamamen boşalan köylerimizde, birkaç ailenin yaşlılarına kadar düşen köylerimizde var. 

Tek göç vermeyen köyümüz Muratlı'nın nüfusu da son 2-3 yılda bin 1000'lerden 8 yüzler bandına düşmüş. Sebep ise doğum yok ölüm çok…

Sözde pandemide ne döndüyse insanlarımız genç yaşta bir bir pat diye ölürken kanserli ölümlerde aşırı artış var. 

Artık; “ yaşlanmış, hastaymış, gidiciymiş” gibi laflar yerine, “ Nasıl olur daha dün beraberdik… İçkisi yok sigarası yok. Ömrü dağlarda, doğal yaşayarak geçti niye kanserden ölmüş ki ? “ demeye başladık. 

15 yıl kadar önce sularımızda arsenik var. Kanserden öleceğiz mealinde yaptığımız haberden dolayı başımıza gelenleri bilenler bilir ! 

Uzun lafın kısası dostlar, 
- Yağışlar azaldıkça, daha derinlerdeki suları içiyoruz. Bu sularında arsenik oranı yüksek… (!?)
- Pandemi de ne olduysa oldu. Ölümler arttı… (!?)
- Köyden kente göç durma, hatta geri dönme eğiliminde, biz buna hazır mıyız…   (!?)
- Siyasilere sormak lazım; “Devletçi Sol, Kapitalist Sağ çoktan çökmüştür. Yeni çözümünüz nedir ?