Son yıllarda yaz ayları demek, orman yangınları demek oldu.
Yeşilimiz kararıyor, doğamız yok oluyor…
Yanıyor bize emanet edilen doğamız, tabiatımız, fidanlarımız, bitkilerimiz, börtü böceklerimiz, hayvanlarımız, evlerimiz, iş yerlerimiz ve insanlarımız…
Ve biz sürekli ölüyoruz!
Bazen düğünlerde böbürlenerek atılan silahtan çıkan bir kurşuna kurban gidiyoruz, bazen asker uğurlamalarında şımarıklığın bedelini hiç alakasız birisinin canıyla ödüyoruz.
Biz ölüyoruz!
Yapılmayan, otursun diye aylarca, yıllarca bekletilen yolun kumunu yuttuğumuz için, ciğerlerimiz iflas ettiği için ölüyoruz. Düğünlerimizde gösteriş için davet ettiğimiz binlerce insana ucuza getirmek için yedirdiğimiz tavuk eti zehirlenmesinden, düğün konvoyunda bilinçsizce yapılan manevralardan ölüyoruz!
Biz ölüyoruz!
Patron daha çok kazansın diye güvenlik önleminin alınmadığı maden ocaklarında, iş kazalarında, inşaatlarda ölüyoruz!
Biz ölüyoruz!
Tüm kuralların uygulandığı, güvenlik önlemlerinin alındığı iş yerlerinde, kurallara uymadığımız için ölüyoruz!
Askerimizi kontrolsüz, önlemsiz mağaraya sokarak öldürüyoruz; eğitmeden teröristin önüne sürerek, tecrübesiz bir şoförün kullandığı askeri aracı devirerek ölüyoruz, öldürüyoruz!

EVRENİN EN DEĞERLİ ŞEYİ AĞAÇTIR
Milyarlarca gezegenin olduğu evrende, altın topu, elmas topu, adı her neyse tüm değerli madenleri içeren göktaşları var. Bizim dünyamız gibi onlarca dünyaya yetecek su taşıyan meteorlar var. Ama uçsuz bucaksız evrende, içinde ağaç barındıran ve yaşamı sağlayan tek gezegen dünyamız olduğu hâlde biz, maden için ağaçları, zeytinlikleri katlediyoruz.
Yağmurlar yağıyor, seller akıyor, biz bakıyoruz; sonra da kuraklıktan yakınıyoruz. Biz Allah’ın bize emanet ettiği canımızı, malımızı, dünyamızı kirletmek için her pisliği yapıyor, sonra da “Allah korusun, Allah kaza bela vermesin” gibi utanmadan el altından sorumluluğu Allah’a yüklüyor, vicdanımızı rahatlatmaya çalışıyoruz.
Savaşlar bizde, terör bizde, afetler bizde, yangınlar bizde, depremler bizde; üçkâğıt, hile, umarsızlık, duyarsızlık, sorumsuzluk bizde ama suçlu ya dış güçler, ya siyasiler, hatta “Allah öyle yazdı” diyerek atılabilecek en adi iftiracılık bizde.
Yemyeşil Avrupa’da deprem yok, yangın yok, trafik kazası yok, savaş yok, pisi pisine ölen yok. Ey mübarek, dur da bir düşün! Nedir bu felaketlerin nedeni? Kim ormanlarına şişe atıyor, çöp atıyor? Kim inşaatta hile yapıyor? Kim “Yapıp yapıp Allah öyle istedi, Allah yazdı” diyor? Yeryüzünde Allah’ın emanetine en büyük ihaneti kim yapıyor?
İşi abdeste, namaza, duaya bağlama; gerçekçi ol, ahlaka bağla!
Bir bak etrafına: Var mı bizim gibi pisi pisine ölen?