Bizim Türk yapımı dizilerde yeni bir gelenek başladı. Dizi bölümü başlarken ekranda;

“ Bu dizideki tüm karakterler ve hikayeler tamamen hayal ürünüdür” diye yazıyor. Sonra, enişte baldızla, bacanaklar çok fazla bacanak, hırsız damat kayınpederi yer bitirir. Öteki devletle ortaktır ve ara sıra katliam yapar. Filmde izlediklerimiz aslında gerçek hayatta artarak devam eden gerçekler olsa da her nedense filmin başına “ hayal ürünüdür” diye yazarlar.

Bizde bu geleneğe uyarak başlayalım;

“ BU YAZIDA OKUDUĞUNUZ KARAKTERLERDE, HİKÂYEDE TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR”

Benim cahil köylü babamın babası öldüğünde, arkasında hiçbir mal mülk, zenginlik bırakmamış. Babam da çalışmış çabalamış. Köyün en iyi yerlerinden tarlalar almış. Kimsenin ekmediğini ekmiş, kimsenin biçmediğini biçmiş, millet karasabanla uğraşırken geleceği kendince görmüş traktör almış, Allah’ın köyünde aklı sıra teknolojik çiftçilik yaparak üretmiş, yeni tarlalar almış yeni makinalar almış hatta kendisi bile bazı makinaları üretmeye başlamış.

İyi hoşta bu kadar çalışıp bu kadar tarla tokatla ne işin var a benim cahil babam genç yaşta ölüp gittin işte.

Ben babam gibi ne cahilim ne de köylüyüm ! Ben insanım insan . Allah bana bir kere yaşama hakkı vermiş onu da tarlalarda çalışarak geçirecek değilim.

Sattım birkaç tarla altıma iyi bir araba aldım. Nerde akşam orada sabah. Zengin çevrelere girdim. Onların evleri gibi kendime villa türü bir ev yaptım. Babamın ürettiği tarım makineleri sağ olsun satınca baya para yaptı…

Efendim beni bilirsiniz. Ben dini bütün hayır sever, Allah var iyi bir insanım. Babamın everdiği kadınla evlendim. Anamın istediği kadar çocuk yaptım. Gerisi Allah kerim. Zaten İçki, kumar, fuhuş, sigaradan başka kötü bir alışkanlığımda yoktur.

Arkadaşların yatı ile gezmek ayıp olmasın diye çoluk çocuğun nafakasından kesip kendimize bir yat aldım. İyilik olsun diye zengin arkadaşları, bir hafta ege sahillerinde gezdirdim.

Cahil babamın köyde aldığı tarlaların tamamını, kurduğu un ve yem değirmenlerini, römork pulluk atölyesini, ahırdaki binlerce hayvanı sattım. Artık elim rahat, çocuklarda eşimde öyle pis işlerle uğraşmıyorlar. Kimsenin üstü gübür kokmuyor, değirmenler gürül gürül ses çıkarmıyor. Atölyede çekiç ve kaynak sesleri köylüyü rahatsız etmiyor. Herkes bu durumdan memnun. Bizim pis işlerde çalışan köylülerde köyden göçüp gitmişler. Köyde boşaldı çok şükür !

Benim çocuklardan duydum. Afrika’nın bilmem ne köyünde bir grip görülmüş, dünyanın öteki ucunda savaş çıkmış, bizim paralar suyu çekmiş.

Meğer koynumda yılan beslemişim. Kendi evlatlarım, işlerin kötüye gittiğini masrafları biraz düşürmem gerektiğini söylediler.

Dubai de kaldığım otelden verdim talimatı. Çocukların harçlıklarını kestim. Köydeki karıya da “Bundan sonra pazara akşam üstü git, ucuz olur. Et kolesterol yapar, çok et yemeyin sağlıklı beslenin vejetaryenlik iyidir hatta vegan olun hiçbir hayvani ürün yemeyin. Yürümek sağlıklıdır arabalara binmeyin dedim. İsraf haramdır kardeşim tasarruf şart dedim. İyi yapmış mıyım ?

Bunların hepsi benim cahil köylü babamın yüzünden oldu. Köye bu kadar yatırım yapılır mı canım !?