Avrupalılar emekli olunca genelde dünya turuna çıkar, bizim eski emekliler ise çoluk çocuğuna, torun torbasına yatırım yapar, ev alır, traktör alır, iş kurardı. Yeni emekliler ise sağlık durumlarına göre geçinebilmek için el kapılarında yeni iş arıyorlar.
Ben kendi adıma çocuklarımı balık yemesini değil balık tutmasını, hiç değil balık üretmesini öğrettim. Emekli olunca çoluk çocukla uğraşmayacak, Avrupalılar gibi dünyayı ve güzel ülkemi gezecektim.
Gezecektim ama önce uzun süre özlemini çektiğim ilçeme hizmet edecektim. Domaniç hayallerim vardı benim. Bir tek Hayme Ana torunu İnegöl kapılarında iş aramasın, gurbete gitmesin, benim gibi hasret çekmesin, Domaniçli Domaniç’te doysundu derdim.
Zaten Domaniç gibi coğrafyada yapılacak işin adı belli. Güzel Allah’ım vermiş vereceğini. Bize düşen bu nimeti ranta çevirmek!
Doğa ve tarihi özelliği ile öne çıkan ilçemizde organik gıda ve turizm ile krallar gibi yaşamak mümkünken kim gidip de el kapılarında iş arasın ki? Kim bu projelere hayır desin, engel olsun ki?
Biz aile olarak ilk 1982 yılında henüz dağ yolu bu kadar aktif değilken Topuk Yayla’ya dağ turizmi için başvurduk. Devlet daha yeni darbeden kurtuluyor, köşe başlarında dinozorlar oturuyor. Olmazcı yakınlarımız, dostlarımız, “Olmaz” diye ayaklarını dayarken kurumlardaki dinozorlar da ‘Bugün git yarından sonra gel’ ya da ‘Bana ne vereceksin?’ diye yılışık yılışık eline bakıyorlardı. En az bir yıllık bir mücadelenin ardından pes ettik. Sonra malum Tavşanlılılar arkalarına siyasileri de alıp bir tesis kurdular.
Aradan yıllar geçti. 30 yıllık gurbet, 16 yıllık gazetecilik tecrübesi ve daha fazla döviz ile elimizi güçlendirerek memlekete kesin dönüş yaptık. Biz yapamadıysak Domaniçliler yapsın diye gazetemizde yüzlerce yazılar yazdık. Projelerimizi anlattık. Özetle, Ebe Çamlığı’na kurulacak çadırlarla Osmanlı Oba Kültürü, Hayme Ana’da Anneler Günü, Mızık Çamı’nda anma günü, Ebe Çamlığı’ndaki Ebe Hatun Türbesi’nde yılın ebesi ödül töreni günü, Tefekkür Tepe’de anma etkinlikleri. Domaniç İnegöl dağ yolunda 10 kilometre boyunca butik büfeler, Domaniç’in girişine heybetli bir Hayme Ana anıtı, arkasına tarihi 5 Eylül Parkı, Muratlı’da üzüm, Ilıcaksu’da balık, Selim Dede’de Hıdrellez ve çömlek, Sarıot’ta fasulye, Berçin Kulesi, Sefa’da çilek… Kısacası her köyde bir festival ile önce Domaniç’i tanıtacak, sonra marka olacak, sonra da bir tek Hayme Ana torununu el aleme muhtaç etmeden doğduğu topraklarda doyma olanağı sağlayacaktık… Her milletvekili veya belediye başkanı adayına bu projelerimizi dosya halinde sunduk. Dışarıdan gelenler destek, içeriden gelenler köstek olmaya başladı. Kırsal turizm okul hayalimizi, sağlık turizmi hayallerimizi de kaptırdık.
Yıllar sonra ilimize gelen bir vali ve sonunda bizi anlayan vekillerle işleri tam bir yere getirmiştik ki o vekilleri Ak Parti görevden alıverdi, valimizin de tayini çıktı gitti.
OLMADI…
Altmışa Ramak Kala tüm projeler çöp oldu. Ömür gitti, emek gitti, sağlık gitti, paralar gitti, herhalde bizden öncekiler gibi pes edeceğiz. Elimizde kalanlarla ne dünya turuna ne Türkiye turuna çıkma şansımız kalmadı. Biz de Domaniç dağlarını kendi aramızda düzenlediğimiz ATV turları ile tanıtmaya devam ediyoruz.
Belki ileride biri çıkar, Domaniç Dağları’nın ziyaretçilerinden para kazanmayı akleder!