Dört bir yandan etrafımızı saran ormanlarımızı savunmak amacı ile canını ortaya sürüp şehit olan Orman Şefimiz Murat Yıldırım. Dua etmek vicdani yükümlülüğümüzü hafifletiyor mu? Maalesef hayır.

Farkında mıyız bilmiyorum ve ancak bizler bu Cennet coğrafyanın ayrıca ölümcül olduğunu bazen unutuyor gibiyiz. 9 yaşımdayken Marmaris’te bir köyde ailemle tatildeydim. Misafir olarak gittiğimiz ev taştan örülmüş bir evdi. Yaz sıcağı etrafı kavururken evin içi sanki klimalı gibiydi. Öğlen saatlerinde komşu köy sınırlarında yangın çıktı. Rüzgâr esti. Yangın büyüdü büyüdü ve akşam saatlerinde eteklerinde evimizin olduğu yerden tepenin ucunu saran dev alevleri görebiliyordum. İş ciddileşmişti. Yollar kapanmadan evi tahliye etmemiz gerekiyordu. Kaçtık. Ev yandı.

Domaniç’in her yanı orman. Bu tabii ki bir zenginlik. Ancak bu zenginlik ihmal kaldırmaz bir hazinedir. İtiraf edelim; karayolumuz üzerindeki sayısız hayratın yanı başında piknik yapan kimileri insan boyunu aşan ateşler yakıyorlar. Bu olamaz. Bu olmamalı. Yol kenarlarında ve çeşme başlarında cam şişe atıkları ve kırıkları. Bunlar Güneş altında mercek görevi üstleniyor. Kuru otları tutuşturması ihtimali var. Araba ya da kamyon kullanırken sigara mı içeceksin; izmaritini arabanın küllüğüne at bir zahmet bu ormanların içinden geçerken. Şu ormanların dibinde yerde izmarit görmek insana yakışır bir hal midir?

Yahu etrafımızı tamamen çevreleyen bu ormanların külliyen tutuştuğunu ve yolumuzun da kapandığını tahayyül edebiliyor muyuz? Köyleri boşaltıp günler süren yangının ilçe hanelerimizi tutuşturmasına karşı mücadele ederken aradan geçen 3 günden sonra ahalinin büyük bir kısmının dumandan mütevellit zehirlenmesi. Onlarca, yüzlerce ölüm. Bunlar imkansızı tarifleyen bir kötümser senaryo girişimi falan değil. Bizim yaşam alanımız saygısızlığı kaldırır bir yer değil! Bu bu kadar net! Bizler risk alamayız. Ormanımızı korumalıyız. Ve evvelâ kendimizden.

Eğer merhum Murat Yıldırım vatandaşı ve doğayı korumak için canından oluyorsa bu yangının başlamasına sebep olan kişi katıksız bir katil olmuş olmuyor mu? Bu ormanı yakan kasten cinayet işlemiş olmuyor mu?

Orman Şehidi Murat Yıldırım’ın vefatının normalleştirilmesi ve olağanlaştırılmasına isyanım var! Bu konunun uzmanı olan bir şefimiz bile canından olabiliyorsa biz sıradan ahalinin can sıhhati nasıl güvende sayılabilir?

Bizimkine benzer coğrafyalarda yangın tehdidine karşı alınan çok yaygın uygulamalar var: Örneğin ABD’de yapay göletler var. Yapay gölet her açıdan bir sigorta görevi görüyor. Gerekirse musluk suyu ihtiyacı karşılanabilir, balıkçılık yapılabilir, içine girilip yüzülebilir, yangın esnasında içerisinden vahşice su çekilebilir. Gölet kimseye bir zarar vermez. Kepçelerle bir bölgeyi kazıp zeminini uygun taş ile döşedikten sonra akan birkaç suyu buraya yönlendirip suyun birikmesini beklemek. Çok zor bir şey değil aslında. Dediğim gibi; ABD’de bunlardan çok var. Hatta neredeyse her hanenin kendine ait bir göleti olduğu yerler var.

Bunun yanında çok daha gelişmiş teknolojiler kullanan örnekler var: Örneğin Japonya. Coğrafyası fazla büyük olmadığı için orman yoğunluklu bir ülke olmasına rağmen fazla ormanı olan bir memleket değil. Bu yüzden ormanlara acayip değer yüklüyorlar. Orman yangınlarından korunmak için anti-yangın orman ilaçlaması yapıyorlar. Tarım ziraat ilaçlama uçaklarıyla yapılan spreylemenin benzerini

ormanlar üzerinde yapıyorlar ve tutuşma ihtimalini %90 azaltan bir solüsyon püskürtüyorlar. Bu çok pahalı. ABD bile buna yeltenemiyor. Ve ancak bu kesin çözüm denilebilir.

Yangına kayıp vermeyeceğimiz vaktin ümidiyle;

Şehid Murat Yıldırım’ın ruhuna Allah rahmet eylesin. Ailesi, dostları ve yakınlarının başı sağolsun. Şehidin cenazesini kaldıran cümle Cemaat’ten Allah razı olsun.