Klişe bir cümle ile başlayalım; benim çocukluğumda biz böyle değildik…Almanyalı Babam izine geldiğinde, bizi Assaköy pazarına götürür orada lokantada yemek yedirirdi. Bize gazoz kendisine de ya bira ya da bir duble rakı alırdı. Yeniler şaşırmış olabilir ama eskiler bilir, eskiden Domaniç’te lokantalarda alkolde vardı. Kütahya’ya İskender döner yemeye götürürdü orada da rakı, bira içerdi. Babamlar, Domaniç meydanındaki havuzlu parkta (şimdiki Tahtalı da) ilçenin hâkimi, savcısı, belediye başkanı alkol alır eğlenirlerdi. Çok şahit oldum çocuk halimle.  Düğünlerde, bol keseden alkol dağıtılır. Alkol şişeleri masaların üstünde olurdu. Dağlara pikniğe gidilir özellikle Tunçbilek işçileri kuzu keser alkol alırlardı. Normal ailelerde piknik yapardı. Ama ben çocukluğumda düğünlerde sarhoşların kavga ettiğini, şişelerin sağa sola atıldığını hiç duymadım. Piknikçilerin piknik yaptığı yerlere çöp bıraktığına hiç şahit olmadım.  Üstelik eskiden ne Domaniç Belediyesinin çöp toplama hizmeti bu kadar yaygındı ne de özel idare köylerin çöpünü alırdı.  Mesire alanları hiç bu kadar pis olmadı. Çeşme başları hiç bu kadar pis olmadı, alkolcüler düğünlerde kavga çıkarmadı. Köylerde kimse dağlara, derelere çöpünü atmadı. Alman TV kanallarında sigara içenler, alkol alanlar dikkat çekercesine buğulanmıyor. Her şey açık ve net. Belli bir saatten sonra alkol reklamı bile yapılıyor. Buna rağmen benim ülkemde alkol ve sigara kullanma oranı Almanya’dan çok çok fazla. Bu tür yazılara cımbızcılar, yarası olanlar genelde tepki gösterir. Öncelikle şunu bilin ben 10 yıl kadar önce, üç çocuğuma düğün yaptım ve kesinlikle ne alkol ne de sigara dağıtmadım çünkü karşıyım. Bunlar iyidir yapılsın demiyorum. Anlayanlar zaten anlıyor da tecrübeyle sabittir. Bazı saman altından su yürütenler veya ailesinde toplum kurallarının dışına çıkanlar bu tür yazılardan gocunur, suçluluk kompleksine girer, ortaya atlayıp, “Sen alkolümü övüyorsun” dinimizce … demeye başlayarak bilmeden kendilerini ifşa ederler. Çok yaşadık. Konumuz alkol veya sigara değil, en uç örneklerde bile çevreyi kirletmeyen bir durumdayken nasıl oldu da su doldurduğumuz çeşmelerin etrafına işeyen, sümküren, şişe kapağı atan durumuna geldik. Nasıl oldu da abdest aldığımız cami musluklarını kapatmayan sağa sola sümküren bir duruma geldik. Nasıl oldu da pikniğe gidip milletin önünde namaz kılma pozları verirken, oturduğumuz yeri terk ederken pisliğimizi oraya bırakır duruma geldik. Özel idare çöplerimizi aldığı halde eskiden yakarak imha ettiğimiz çöpleri neden şimdi ormanlarımıza atar hale geldik. Arabada alkol alıp şişeyi yola fırlatanlar kimin çocukları ? Bunların öğretmenleri kim ? Velileri kim ? Aldıkları çikolataların kağıtlarını yola atan çocukları kim yetiştiriyor ? Evde tuvalete terlik koyup ‘aman sidik sıçramasın, abdest bozulmasın’ titizliğini gösterenlerle evinin etrafını bok götürenler aynı kişiler. Bahçesindeki ağaçları yol kenarına dikip kaldırıma dökülen yaprakları temizlemiyor diye belediyeye küfredenler de aynı kişiler. Camilerimizin etrafı, tuvaletleri, şadırvanları tam bir pislik yuvası. Ezan okumasına bile gerek kalmayan imamlar ne iş yapar ? Okullar da çocuklar nasıl yetiştirilir ki, parkta ne var ne yoksa kırmak için birbiri ile yarışan nesil var karşımızda. Camilerde velileri irşattan sorumlu değil mi ? Okullarda öğrencileri yetiştirmekle sorunlu değil mi ?  Allah rızası için biraz çoluk çocuğunuza bakın. Onlara örnek olun. Siz piknik yaptığınız yeri pisletip gittiğiniz için çocuğunuz da içtiği birayı yola fırlatıyor. Ha bir de her zaman kızdığımız laf soktuğumuz idareci devlet. Ne olur artık, toplum düzenini bozanlara, kurallara uymayanlara ceza yazın. Siyasiler gelip “ O bizdendi” derse, ne olur basın aracılığı ile ifşa edin. Yetkililer, şikayet edeni “ falanca seni şikayet etti” diye gammazlayacağına görevini yapıp cezasını yazsın. Biz işte bu yüzden bu hale geldik !?