Ahalimiz konunun uzmanı sayılabilecek derecede hassas ve bilinçli sayılsa ve mevzubahis konu ile ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğuna tamamen haiz olsa dahi tekrardan bir zarar gelmeyeceğini düşünerek bir daha ve defaten yineliyorum: Yangın Sezonu açıldı!
Her ne kadar Genel Yayın Yönetmenim Mustafa Bey haftalardır afetler hakkında bir bilinç uyanışı için konu hakkında yeterli etkiyi sağlayan yazıları okurlarımızın dikkatine sunmuş olsa da mevzu ile ilgili tespitler ciltlere sığmayabilir. Bunun yanında binlerce yıldır söylenenleri söylemekten gocunmamak gerekecek.
Hanımlar ve efendiler; benim Yüksek Lisans konu alanım İş Sağlığı ve Güvenliği’dir. Yani bir şey biliyoruz da konuşuyoruz. Cık cık cık…
Öhüm!.. Nerede kalmıştık? Önce bir kendimize bakalım: gazete… kağıt… Yanmayan gazete duymuş muydunuz hiç? Sanmıyorum. Yok öyle bir şey çünkü. Kağıdı yanmaz yapmak mümkün. İşin gıcık tarafı bu işlem aslında çok pahalı da değil. Kağıdın üzerine gelen mürekkebin yanmazı ise biraz pahalı. Nihayetinde Dünya’da bunu yapan ülke bulunmuyor. Dünya cayır cayır yanıyor. En ileri ülkeler bile demiyorum, en ileri ülke olan ABD’de geçen sene Kaliforniya Eyaleti neredeyse komple yandı! Adam akıllı bir strateji ortaya çıkaramadı Dünya’ya “ders veren” Amerikan otoriteleri. Bu dev yangın şu gerçeği bize gösterdi: sabotaj illeti. Sabotaj hainliği. Sabotaj günahı. Yangına baktığımızda görüyoruz ki eş zamanlı olarak farklı noktalarda ortaya çıkıyor. Bunun tek sebebi olabilir: bilinçli kundaklama. Bu sebeple özellikle bu mevsimlerde etrafımızda ki tiplere biraz daha dikkatli bakarsak iyi olabilir. Paranoyak olalım demiyorum ve ancak İnegöl tarafından gelip Tahtalı’dan sonra tırmanmaya başlayacakken iki adam mı gördün ormanın içlerine doğru yürüyen?.. ara 156’yı! Bunda utanacak sıkılacak hiçbir şey yok. “Ormana girenler gördüm. Bildirmek istedim.” dersin olur biter. Bu sabotaj adiliğinden memleketi koruyacak olan tüm cümle vatandaşın dikkatidir.
Tarih boyunca değişmeyen hatırlatmalarımızı es geçmeyelim; Ormanlık sahada sigara zinhar! Al eline bir boş kola kutusu, onun içine at sigaranı. Bak içme bile demiyorum. Ormanlıktan çıkıp da bir benzin istasyonuna geldiğinde çöpünü neyini at gitsin. Yahu cidden çok önemli. Sigara ormanlarımızda kesinlikle olmamalı. Pamukkale’deki travertenlere sigara atmak gibi bir şey bu. Domaniç’in Cennetsi ormanlarının içinden kıvrıla kıvrıla geçen yolun kenarında ki sigara izmaritlerinin fotoğrafı inanın insanı insandan ve insanlıktan utandırır. Bu fotoğrafın bir benzeri benzin istasyonu pompalarının dibindeki izmaritlerdir. Evet; bunu bile gördüm.
İçi su dolu plastik şişe ve cam ormanlarımızda kesinlikle bırakmıyoruz. Bunlar mercek görevi görerek Güneş ışığının kırılmasına yol açarak kuru otlar ve yaprakları tutuşturabilir.
Mangal yakmıyoruz ormanlık alanda. “E bizim buralar her yer orman!?” Bu konuda gerekli izahatı editörüm Serdar Bey mesire yerleri ile ilgili yazılarında yaptı zaten. Ormanda mangal yakmamalıyız. Börek, poğaça, pide yap evde. Gel ormana. Çayınla beraber keyfini çıkar. “Çayı nasıl yapacağız peki?” Yahu evde yapıp koy bir termosa. Doldur doldur iç ormanda… Yeter ki ateş yakma ormanda. Ayrıca mangal kokusu vahşi canlıları yola çekiyor. Güzelim tilkiler, çakallar, porsuklar, kunduzlar kamyonların altında eziliyor.
Gelelim her senenin konusuna; anız yakmak. Ahali, ben resmî vazifemi yerine getireyim ve hukuken durumu açıklamaya gayret edeyim: “Anız yakmak ceza hukuku yönünden genel güvenliği yangın
çıkarmak suretiyle tehlikeye sokmak suçunu oluşturabilir. Duruma göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170 ve 171. maddeleri uyarınca üç aydan bir yıla veya altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Anız yakma eylemine birden fazla kişi katılmış ise her birinin cezası ayrıdır. Başka bir deyişle bir yakmadan dolayı sadece bir kişinin ceza alması söz konusu değildir. Duruma göre eğer varsa yakmaya azmettiren (talimat veren) yakma öncesinde veya sonrasında yardım (iştirak) edenler de cezalandırılır. (Kaynak www.hukukihaber.com)”
Jandarmanın iyi niyetini suiistimal etmemek gerekir. Tarlasını böcekten, haşerattan temizlemek isteyenlere belediyemiz, ziraat odalarımız uygun olanaklarla ilaç temin ederlerse bu konuda bir sıkıntı yaşanmaz diyemiyorum maalesef. Çünkü söz konusu zirai ilaçlar zaten vatandaşa ulaştırılıyor. Buna rağmen ateş yakma tutkusunu yenemeyenler oluyor.
Geçtiğimiz 6 Mayıs Hıdırellez idi. Kutlamalarında ateşin üzerinden atlanılır. Neden acaba? Acaba bir mesaj mı bu? “Ateşin kontrolünü yitirme. Onun tehlikeli olduğu gerçeğini bilincinde tazele. Bak sıcak mevsimler geliyor. Yeşil tehlike altında. Muhafızı ise sensin.” mi diyor yaktığımız Bahar Ateşi?
Okullarımızda yangın tatbikatları uygulamalarının çok faydalı olacağı kesindir. Almanya’da kömür madenine yakın yerlerdeki okullarda yılda iki defa itfaiye erleri okullara geliyor, balta, yangın tüpü gibi aparatların nasıl kullanıldığını uygulamalı olarak öğretiyorlardı. Böylece daha ergen yaşta yangın tüpünün nasıl kullanıldığını biliyor oluyordu vatandaşlar. Büyük bir tazyik ile itfaiye aracından çıkan suyun hortumunun ucunu sabit tutabilmenin kolay olmadığı gerçeği ile yüzleşmek pek çok öğrenciye ilgi çekici bile gelmektedir.
Dünya’ya örnek teşkil etmesi gereken bir coğrafyada olduğumuzu bilelim. Domaniç. Odunculuk, kerestecilik, ormancılık bizim yerel işlerimiz. Bizim konu hakkında bildiğimiz, Rizeli’nin çay hakkında bildiğinin önemi kadar ehemmiyetlidir.
Öncelikle şunu unutmayalım; Bugün Dünya üzerinde herhangi bir yerdeki itfaiye erinin bilip de diğer itfaiyecilerin bilmediği bir şey yok. Yangınla mücadele teknikleri ve yenilikler sürekli paylaşılıyor.
Örneğin ABD Ulusal Park Hizmetleri (www.nps.gov) sitesinde ‘taşınabilir bariyerler’ konu ediliyor. Yangın esnasında stratejik nokta ve alanlar taşınabilir bariyerler ile çeperlenebilmektedir.
Parklar ve Bahçeler Müdürlüğü’nün son zamanlarda yaygınlaşan yaprak üfleme makinesi… Rüzgar. Yangın esnasında dostta olabilir, en büyük düşman da… Eğer rüzgar yapabilirsek, ateşlerin yönünü kırabiliriz. Bu basit mantığa göre müzik video klibi için Aleyna Tilki’nin saçlarına üfüren makineyi yangın alanında kullanıyoruz. Denenmemişi tasavvur edip görücüye çıkarmak ve sağda solda konuşulanı saklamamak yanlış olamamalıdır.
Yangın duvarları. Ormanın içinde ve ortasında yer alan köylerimizin etraflarına eski zamanlarda olduğu gibi duvar örmek fikri umarım absürt gelmez. Domaniç yayladır. Yukarıdadır. Ateş ise tırmanıcıdır. Beldemizi duvar ile çevrelemek kimilerine komik bile gelebilir. Ve fakat aslında ‘yangın koruma duvarı’ çok pahalı olmamakla birlikte çok uçarı bir yaklaşım/öneri olmayabilir. Geçit yolumuzun yangın ile kapanmaması için yol kenarlarına duvarlar ve hendekler düşünülebilir.
Yangındaki en korkunç nokta: “Söndürmesi bu kadar tutacaksa bırakın yansın. Tekrar ekeriz. Hem orman yangınlarının doğaya faydası var.” Ki üzücü olan; Dünya’daki en yaygın tabiat yangını yaklaşımı budur. Orman yangınlarının ezici çoğunluğu insanî ihmal ve kasıt taşır.
Biz Domaniç’iz. Orman denizinin ortasında bir gemiyiz. Bu deniz tutuşursa Allah muhafaza halimiz harap olur.
Adil olalım; şimdiye kadar çoğu şeyi çoğunlukla doğru yaptık ki halen bu yaşı asırları aşan ormanların ürettiği nefesi soluyabiliyoruz.
İhtimam ve itinamızın en üst mertebeye çıkması gereken döneme giriyoruz. Hepimize kolay gelsin.