Kıza “Gelecekten geliyorum.” dedim. “Manyak mıdır nedir? Çekil şuradan be!” dedi. Anlamadı beni. Halbuki ben gerçekten gelecektendim. Şöyle ki; üzerinde yürüdüğümüz kaldırımda söz konusu kız bana karşı taraftan yaklaşmıştı. Ve ben kaldırımda geride ne bıraktığımı biliyordum. Örneğin iki tane hanzonun yanından geçmiştim. Yani bu kızın bu kaldırımda yürümeye devam etmesi durumunda iki yontulmamış kalasın yanından geçeceğini biliyordum. Yani kızın kısa süreli geleceğini biliyordum. Kaldırımda ters yönlerden gelip birbirimize yaklaşmamız sayesinde olmuştu bu.

Üretken gündem oluşturmakta zorlanıyoruz. On yıllardır yeni sayılabilecek bir konu üretemiyoruz. Haberlerimiz hep aynı. Skandallar, terbiyesizlikler, seviyesizlikler, fakirlik vs… Değişmezimiz oldu bunlar artık. Aslında kendimize konu edebileceğimiz tonlarca mevzu var.

Örneğin çocuklar. Evet; çocuklar. Hakikatle bir şey soracağım: Çocuğa doğar doğmaz isim vermek yalap şalap, oldu bitti bir uygulama değil mi? Çocuğun karakteri ve kabiliyetleri nedir bilmeden isim vermek? Çocuk 9 yaşına gelir, kendini belli eder, buna binayen isim tayin olunur. Adam mandolin çalıyor, adı Savaş. Sıhhiyecinin adı Serkan. Piyade adı Berkecan. Greenpeace üyesi, adı Mukadder. Oluyor mu böyle yani?

Şaka bir yana Türk’ün isim edinmek için cesaretini kanıtlaması gerektiği zamanlarda bu isim vermek işini daha bir hakkıyla yapmışız gibi hissediyorum.

Ya da illa ki Dünya’ya uyacaksak; çocuğa doğumunda bir isim verip 11 yaşına geldiğinde ortanca ismini vermek aykırı bir durum mu? Hak ettiği ismi çocuğa vermek kötü bir fikir olsaydı yüzlerce yıl bu yordamı uygulamış olmazdık. Dede Korkut: Boğaç Han Destanı bu konuyu anlatır. Yani çok aykırı bir teklif değil aslında. Birçok kişinin ortanca ismi zaten var.

Televizyon kanallarımıza baktığımda dizi ve haber ve maç görüyorum. Bunlar yani. Dizilerde paso çocuk tartışılıyor. “Kimin çocuğu bu?”, “Babası bahçıvanmış!”, “Evladım biz seni derede bulduk.”, “Ben senin deden değil, babanım!”

Çocukların aidiyetleri hakkında muallak bir durum var. “Bu çocuk gerçekten benim mi?” sendromu yaşamamış baba yok gibi bir durum zaten var.

Devlet? Uyanık mısın? Bir şey diyeceğim; ya sen yenidoğan tüm çocukların DNA arşivini yapsan güzel olmaz mı? Böylece doğum esnasında DNA testi rutin bir şey olur. Biz erkekler bunu eşlerimizden isteyemeyiz. “Çocuğa DNA testi yapalım mı?” demek “Sana güvenmiyorum. Bir kontrol edelim.” demekle aynı şey kadınların gözünde. Bu sebeple sen herkese bunu yapsan? Hem oluşacak bilgi haznesi fayda da sağlayacaktır. Kapansın şu “Çocuk kimden?” konusu be devlet. Ha? Ne dersin?

Uyarı: Zamanda seyahat tehlikeli ve yasaktır.

Zaman Makinesi: Bir çok zaman makinesinin aksine bu makine zamanda yolculuk sağlamıyor. Bu makine zaman makinesi. Yani zaman üretiyor. Düğmesine basıyorsun ve ortaya zaman çıkıyor.

Etrafındaki canlılara bir bak. Kediye, köpeğe, kuşa… Bu gördüğün onların ilkel halidir. Çünkü onlar yavaş evrilir. Sana “Bir köpek konuşabilir mi?” desem yanıt bellidir. Peki ya “Bu köpek 50 bin yıl sonra konuşur mu?” sorusuna verilebilecek net bir cevap şu anda mevcut değilse geleceğin bireylerine “Geh kuçu kuçu” yapmış olmuyor muyuz?

Yunanistan’a ATAK helikopteri satmak? NATO? Bizden almaz ise ABD’den Apache alacak. Bu konu tartışılmaz ise ne tartışılır Allah aşkına?

Avrupa’da ırkçılık tekrar yükselirken Almanya’da Türk asıllı bir Şansölye nasıl olur acaba? Bu konu tartışılmaya değer değilse nedir yani? İlla Apo mu konuşacağız? 20 sene önce Apo, 30 sene önce Apo. Yaşadıkça mı hayatı uzuyor bu mendeburun yav? Temcit pilavı gibi. Aynı şeyleri on yıllardır tartışıyoruz be!

Tartışacaksak şunu tartışsak daha makul değil mi; Türkiye açısından Ermenistan ve Gürcistan ile komşuluk mu daha avantajlıdır, Rusya ile mi?

Dünya’nın en büyük filosuna sahip bir firmanın (THY) ev sahibi olan Türkiye’nin ticari uçak geliştirme yolunu seçmemiş olması akla ziyan bir durum. Kütahya Havalimanı boş. Niye? Çünkü 250 kişilik uçağın gelmesini gerektirecek bir vaziyet yok. Ve ancak 8 kişilik uçak dersen o zaman iş değişebilir. Yolcu uçağı yapmak ayrı bir mesele, bu uçağın piyasada kabul görmesi ayrı mesele. Bugün Dünya’nın en büyük ve en çok yük taşıma kabiliyetli uçağı Rus Antonov uçağıdır. Ancak bu gerçek şunu değiştirmiyor: Hiç kimse bu uçaklardan sipariş etmiyor.

Demek ki yeni ticari uçak geliştirmek pek kârlı olmayabilir. Bu durumda halihazırda kabul görmüş olan Airbus ve Boeing gibi firmaların ortağı olmanın yolunu arayabiliriz.

Ay Feneri. İnsanlık Ay’a yapacak sanırım bunlardan. Dünya’dan bile görülebilecek fenerler. Deniz feneri gibi. Ne işe yaradıklarını bilmiyorum. Anladığım kadarıyla Güneş Sistemi’ndeki tüm gezegenlerde yerleşkeler kurduğumuzda Ortak Solar Saati uygulaması için bunlar kullanılıyor. Saat kulesi gibi. İnsanlar gece Ay’a bakarak ortak Güneş Sistemi saatini rahatlıkla anlayabiliyor.

Klâsikleşmiş aklî hastalıklardan biri kişinin kendisini mitolojik bir karakter sanmasıdır. Tanrı ya da tanrıça sanan var kendini. Bunu buralarda anlayabiliyorum. Ve ancak Amerika’da kendini Afrodit sanan var yahu. Yav coğrafyan bile uygun değil. Tanrıların, tanrıçaların mekanı buralar. Anadolu yani.

Bir sorum var: Amerikan gemisi olduğu yerden Dünya’nın herhangi bir noktasını vurma kabiliyetine sahipse niye sefer ediyor ki?

Nereden para çıkaracaklarını şaşırmışların yeni sürüm saçmalığı: Hayvan IQ ölçüm testleri! “İneğiniz salak mı, zeki mi? Gelin bunu bilimsel olarak ölçelim!”

Dahası da var: Hayvan Psikiyatrisi! Bir kere yaralı birine kan vermek için Şişli Etfal Hastanesi’ne gittim. Binalardan birine girdim. Koridor boyunca sıralı sandalyelerin neredeyse hepsinin üzerinde bir kedi vardı. Mrrr mrrr bir ortam hastanenin içinde! Sonra bir önlüklü insan geldi de sordum. “Burası Psikiyatri. Siz şuraya gideceksiniz.” diye tarif etti. Yine de arayıp durumu Sağlık Bakanlığı’na şikayet ettim. Şimdi anlıyorum ki hasta olan o kedilerdi galiba.

“Köpeğiniz süzgün ve üzgün mü? Belki de en yakın dostunuz depresyonda. Ya da belki aşık bile olmuş olabilir. Gelin hayvanınızın insanî duygularını açığa çıkaralım. İlk üç seans %30 indirimli!”

“A ah? Hayvanlar delirebiliyor muymuş yahu?”

Dahası da var: Hayvan Hukuku! “Bu tavuk yumurtladığı yumurtalarda kuluçkaya yatmamış. Etik dışı kürtaja girer bu. Kesin tavuğu!” Hayvanları yargılamak. “Bu tosun pınarbaşında gencecik oğlana saldırıp 6 ayrı yerinden boynuzlamış! Cinayete kasten teşebbüs! Ne yapalım şimdi bu tosuna? Haydi jüri; ceza hayâl edin lütfen.”

Dahası da var: İktidar Türkiye’deki hayvan nüfusunu %40 dolayında azalttı. Kedi, köpeklerin %80’i itlaf edildi. Canlı canlı hayvanlar kepçelerle büyük kuyulara atılıp gömüldüler. Merak etmeden edemiyorum: 2.000 yıl sonra Türkiye’de arkeolojik bir çalışma yürüten heyet toplu köpek mezarlığına

denk gelince ne düşünecek acaba? Hayvan soykırımcıları. Vatandaş başıboş hayvandan şikayet ettiyse “Alın hepsini öldürün!” mü dedi sana?

“Tüm köpekleri Çin’e satalım! Milli gelir olur!”

Gece 12’de ıssız sokakta yürürken köpek havlaması duyunca tedirgin olurum. Evdeyken gece 12’de sokaktan köpek havlaması duyulursa güvende hissederim. İçinde olduğum yatak daha konforlu olur.

Bilimsel Sıçrama: “Viagra’nın tersini bulduk!”

?

“Hızlı, ani ve derhal inişler için Uytrew! Uytrew ile ani rezil oluşunuzun önünü alabilirsiniz. Evet önünü alabilirsiniz. Uytrew… Seçkin eczanelerde.”

Ekonomi göçük. Öyleyse niye grevin zıttını yapmıyoruz? Niye “Bütün tatiller iptal!” diyemiyoruz? İşimize mi gelmiyor? Dünya “Türkler durmadan çalışıyor.” dese ne zararı olur? 6 ay boyunca hafta sonu tatilleri iptal. Öğle tatilleri 3 ay süreyle iptal. Sıkı ekonomi politikası yani.

“Benim milletim çile çekmeye alışkındır.”

‘Çileyi iyi bir şey sanıyor herhalde zaar?’

Kardeşim bakar mısın? Selaymün Aleyküm… Hristiyanlar’da Muhammed isminin kullanılması hakkında ne düşünürsün?

“Seçeneklerim nedir?”

Birleştirici, iyi, güzel diyebilirsin. Ya da ne hâdle?! Sünnetsiz lan onlar! diyebilirsin.

“Başka?”

Daha ne olsun be?

“Musa isimli Papa!”

Bu yazının devamı bir önce ki yazı dermişim.

-İktidar için devletin, bayrağın, milletin kurban edilmediği bir Türkiye ve barış ile sükunetin hakim olduğu bir İslam Âlemi ümidiyle tüm inananların Kurban Bayramı’nı kalben tebrik eder, büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öper, eda edilen Kurban’ın, ibadetin ve duaların berekete vesile olup cümle insanlığı birleştiren kardeşlik hislerini güçlendirerek Allah tarafınca kabulünü dilerim.