Olanların bundan farkı var mı ki? Miladi takvim ile 2024 yılında İslam’ın 5 şartından biri olan Hac ibadetini yapmak için Kutsal Topraklar’a akın eden Hacılar’dan 1.301 tanesi öldü! Allah akıllara mukayyet ol Yarab. Neredeyse her yıl olduğu gibi, yine ve tekrar binlerce Hacı ibadetini tamamlayamadan canından oldu!
Yahu bunu makul görenler var. Hac’da ölümü normal addeden zeka yoksunları var. Hatta Hac’da ölmeyi İslam’ın en üst mertebesi olarak görüp Hac’ca ölmeye gidenler var! Hac esnasında çekilen eziyetin sevap olduğunu zannedenler var. Kendimize işkence inancımızın bir göstergesi olsa idi Hindular gibi oramıza buramıza şişler batırırdık.
Hayır. Hayır. Bu olanlar kabul edilebilir değil. Hacılar’ın güvenliğini sağlayamayan bir İslam Alemi her anlamda çağ dışı görünmekten ve çağ dışı olmaktan uzak olamayacaktır.
Açık ve net bir gerçek var: Suudistan Hac organizasyonunu layıkıyla yerine getiremiyor. Bu kesin. Su götürmez bir gerçek. Lütfen son 40 yılın Hac facialarına bakınız, onbinlerce Hacı adayının nasıl öldüğünü hatırlayınız. 1.301 Hacı adayının ölmesi büyük mesele olarak görülmüyor Suudistan’da. Çünkü adamlar alışmış bir kalemde onbinlerce Hacı öldürmeye. 1.301 Hacı adayının ölümü bu sebeple “ufak çaplı bir kaza” olarak görülüyor.
Ekonomik olarak her türlü tedbir imkanına sahip olan Suudi Arabistan sanki özellikle Hac’cı “ölümcül bir deneyim” olarak göstermek istiyor.
Suudi Arabistan İslam inancının imajına İran ve Afganistan’la beraber en çok zarar veren ülkedir. Gericidir, yobazdır, üretmeyen ve sonradan görme zenginidir. İslam coğrafyasında halk, millet, ulus egemenliğinin oluşmaması için var gücüyle çaba gösterir ve vatandaşın tebaa olarak görüldüğü krallık ile şeyhliklerin destekçiliğini yapar Suudi Arabistan.
İşte bu Suudi Arabistan Mukaddes Şehir Mekke’ye ne yapmıştır? Bugün Mekke sanki New York’muş gibi dev gökdelenlerle doludur. Kâbe manzaralı ultra lüks daireler ile Kâbe’nin manzarasını satarak zenginleşen anlayış Mekke’nin İstanbul ve Roma gibi bir şırıl şırıl akan çeşmeler, yemyeşil alanlar ve huzur veren ağaçlar, çiçekler ile dolu bir vaha haline gelmesine engel oldu.
İşte bu oluşuma çanak tutan Suudlar Hac organizasyonunu her sene eline yüzüne bulaştırmaktadır. Aslında gerekli olan; uluslararası kalitesi onanmış organizatör kurumlarla işbirliğine gitmek ve Hac organizasyonunu ihale etmektir.
Rahmetli dedem ve babaannem Hac ibadetlerini yerine getirmek için Tavşanlı’dan otobüs ile ayrılmışlardı. Hacı kafilesini taşıyan otobüs karayolu ile Kutsal Topraklar’a kadar gidiyordu. O sene savaş yoktu demek ki. Ben daha oldukça sabi idim. Çok şükür sağ salim Tavşanlı’ya döndüklerinde babaannemin en çok beğendiği yerin Konya olduğunu öğrendim. Ayrıca Hac esnasındaki hengamenin babaannemi çok ürküttüğünü görmüştüm. “Dev adamlar vardı” diyordu. Mahşeri kalabalıktan ne kadar etkilendiği belliydi. Dedem ise ezilme tehlikesinin tehditkarlığına rağmen Hacı olabilmenin gururu ve mutluluğunu taşıyordu. Artık ölüme her manasıyla kendini hazır hissettiğini anlamıştım. Üslubundan bu anlaşılıyordu. Allah onların ve tüm Hacı’nın ibadetini kabul etsin. İkisine de rahmet eylesin.
Bazı şeyleri düşünmeden edemiyorum… Neden Mekke’de Hac mevsiminde tüm sokakların üzerine brandalar gerilmiyor? Bizdeki mahalle pazarları gibi. Neden yapılmıyor bu? Neden İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi)”nin Sultanahmet ve diğer geniş, açık ve işlek meydanlarda yaptığı soğuk kabinler uygulaması yapılmıyor? Neden sanki şehirde Olimpik maraton koşuluyormuş gibi her köşe başında soğuk içecek sunulmuyor Hacılar’a?
1.301 Hacı’nın ölümünden sonra Suud yetkililer açıklama yaptı: “Ölen Hacı adaylarının çoğu kayıt dışı. Ülkeye gerekli prosedürleri yerine getirmeyerek girmişler.” Yahu bunun suçlusu sen değil misin? Ülkene giren çıkandan haberin yoksa sen nasıl devletsin be?!
Yediremiyorum kendime. “Hacı ölümüne sebebiyet vermekten ve bu vahşete göz yumanlara yataklık etmekten ötürü insanlığın ebedi hapse mahkum olmasını Yüce Yargı’dan talep ediyorum.” diyesim geliyor.
Lütfen, lütfen ölümü makul, basit , arzulanır ve meydan okunur bir gerçek olarak algılamanın yerine hayatı korumanın önem ve kutsallığına odaklanalım.
Milli anlamda kendi çözümlerimizi üretmeye çalışalım. Her Hacı kafilemiz ile profesyonel bir güvenlik elemanını Hac’ca gönderelim örneğin. Pahalı ve ancak şu an Diyanet “Bu kadar çok parayla ne yapacağız biz yahu?!” şeklinde bir tatlı sorunla boğuşmakta. Bunu unutmamak gerek.
Suud idaresindeki Hac ibadeti artık toplu intihar statüsüne kavuşur oldu.
İslam en ileridir. İslam en kalitedir. İslam en yetenekli ve en kabiliyetlidir. Bu vaziyet inancımıza uygun değil.
Allah Hac ibadeti esnasında susuzluktan ötürü, Güneş’ten kavrulmaktan ötürü, yetersiz sağlık ve güvenlik uygulamalarından ötürü Hakk’ın rahmetine kavuşan cümle inananın mekanını Cennet eylesin. Her daim vukuatsız, dertsiz, afetsiz, kazasız Hac ibadetleri olsun inşallah.