Onların bize dayattığı yaşam şartlarını kabul etmek zorunda değiliz. Onların tartışmamızı isteyip önümüze sürdükleri mevzuları kendimize mesele haline getirmekle mükellef değiliz. Onları kendimize konu etmek mecburiyetimiz yok. Onları zaruri addetmemiz gerekmiyor. Kendilerini hep kalacak zannedenler zamanın geçmekte olduğunun, günlerin, ayların, yılların sayılı olduğunun idrakinden yoksun kalmış görünüyorlar.
Memlekette çocuğuna ekmek götüremediği için kendisini cayır cayır yakan baba, semt pazarlarının kapanışında çürüğe ayrılan sebze-meyveyi toplamak zorunda kalan ihtiyarlar, vatandaş oyu ile seçildiği için hapse konulmuş millet ve hürriyet sevdalıları, terörist hortlağı, KAAN'ın motoru, Filistin ile ilgili laf salatası ve sloganlar, ordudan ihraç edilmesi için mezun olması beklenen subay adayları (evet böyle sadist bir yaptırımı var onların), Fenerbahçe'nin Atatürk duruşundan uzak playboy başkanı vs. gibi konu başlıkları dikkatleri çekiyor.
Sağlığımızı korumak için zihnimizi yurdumuzdan uzak tutmamız gerekiyor. Akli ve hissi zindeliğimizi müdafaa etmek için çirkin gündemin ardındaki Dünya'ya bakmalı ve bizi arzdan koparıp yalnızlaştıran yapışmış yönetim etkisinin bize gösterdiklerinin ötesini görmeye çabalamalıyız.
Dayatılanların dışında olan ve dikkatimizi yöneltebileceğimiz sayısız tema var. Gerçekten. Saymakla bitmez. Bunlar hakkında hepçilerin verdikleri tepki “Boş lafa karnımız tok”, “Safsata bunlar”, “Bize ne faydası var” şeklindedir. Onlar kendilerinin biçimlendirmediği şeylerin konuşulmasını bile hazmedemez çünkü.
Gelin biz ilim, bilime bakalım. Tarihe bakalım. Sanata bakalım.
Ne varmış burada? Hah! Evrimsel süreçle ilgili bir şeyler. Bundan 600.000 yıl önce falan… Maymunlar ile kurtlar arasında bir akıl çekişmesi yaşanıyor. Daha insanın ortaya çıkmasına 300.000 yıl var. Maymunlar kurtlardan genellikle kaçıyor. Ve ancak kurtların avlarını yağmalayıp hırsızlık ile çalmaktan da geri durmuyorlar. Tekil kurt görürlerse hemen saldırıyorlar. Bir tür saha rekabeti var iki tür arasında. Ve bir gün yine kurtlar maymunları köşeye sıkıştırmışken maymunlar yerden sopa alırlar. Bu sopa ile kurtlara vururlar. Kendilerini savunurlar bu yolla. Ve ilk defa gereç kullanılmış olur. İşin cilvesi şu; kurtlara karşı maymunların ele aldıkları bu sopa önümüzdeki yüz binlerce yılda maymunların sopa ile kurtları yönlendirmesine ve dahi ehlileştirmesine bile neden olabilmiştir ki bu esnada insan devreye girmeye başlar. İnsan maymuna “Sen kimsin lan? Bu ne? Ver bakayım şu sopayı! Ver lan!” deyince maymun sopayla bir itiraz eder olmuş ve ancak bakmış ki insan sopayı ondan çok daha iyi kullanıyor; çekmiş kendini geri.
Evrim ve büküm. Yakın kelimeler. Gelin bakın evrimle ilgili gelecek zamanlı olarak neler var: Efendim eğitimde çağ atlamasına sebep olacak olan olay şu; iki elle aynı anda yazım kabiliyeti. Evet, yanlış okumadınız. Sağ eliniz Türkçe yazarken, sol eliniz aynı anda Arapça yazacak. Ve ikisi ister aynı konu, ister ise farklı mevzu hakkında olacak. İnsanın çoklu düşünüm yeteneklerini artıracak olan bu uygulama sayesinde farkındalığımız ve farkındalıksızlığımızın kelimelerini görebileceğiz. Bilincimizin yönettiği yazı bir el ile şekillenirken diğer el vücudun hakkında düşünce üretmediği sözcükler ve anlatıları kayıtlayabilecektir. Şöyle diyelim; iki ayağını da kullanmak bir futbolcuya nasıl bir avantaj sunar? Peki bir okur-yazar için iki elle yazar olabilmenin avantajını anlamak zor mudur? Bu bizi söylerken duyar hale getirebilecektir.
MIT (Massachusetts Institute of Technology)'de 2003 yılında bir usb hafıza kartuşunu elinde tutup “İçinde tüm Dünya tarihi var.” diyen mühendise bir acayip baktıktan 5 yıl sonra usb hafıza belleklerinin piyasada satılmaya başladığını görünce afallamıştım.
Şimdilerde ise bir hap konuşuluyor. Evet bir hap. İçinde doğada bulunan tüm kimyevi elementin izini taşıyan bir hap. Yani tabiatın tüm mikrobik ölçekteki varlığını bir hapa sığdırmak gibi. “Bu hap ne işe yarar ki?” derseniz; bunu 3 boyutlu yazıcıya yerleştiriyorlar. Yani hap bir nevi mürekkep kartuşu gibi ve ancak mürekkep yerine doğada ki tüm kimyevi oluşumun moleküllerini taşıyor. Böylece 3 boyutlu yazıcı herhangi bir şeyi -her ne olursa- basabiliyor. Tehlikeli ve ürpertici bir teknolojik ihtimal. Eğer elektronik zeka bu ne olursa olsun bastırabilme kabiliyetinin kararını kendi otomatik uygulamasına bağlar ise olabilecekler hakkında fikir dahi taşımak istemiyorum.
Mavi Dünya kavramı ile ilgili sevdiğim yönlerden biri şu: Demek ki Yeşil Dünya var. Demek ki Kırmızı Dünya olacak. Demek ki Sarı Dünya olabilecek. Mavi Dünya demek farklı bir Dünya olabilecek demektir.
Tıbbî yaklaşım: Estetik cerrahi tıbbî dal ise operasyon kararını ve gerekliliğini niye hasta belirliyor? Kalp cerrahına gidip “Bana bi açık kalp ameliyatı yapın. Lüzum olsun olmasın. Ben istiyorum. Al para.” diyebiliyor muyuz?
Bill Gates çocuk ölümleriyle ilgili bir çalışsalın içinde olan bitenler hakkında bilgi paylaştığı bir video yayınladı. Sağlık standartlarının yükseltilmesi ve aşılamalar ile yapılabilecekleri anlattı videoda. Ve ancak küresel anlamda çocuk ölümlerinin sebebi sağlık sorunları ya da yetersiz beslenme değil. Çocuk ölümlerinin gerçek sebebi öldürülmeleridir. İsrail gibi, Rusya gibi ülkeler çocuk katliamı yaparlarken çocukları bekleyen en büyük tehlikenin hastalık olduğunu düşünmek biraz fazla iyimser geldi bana.
İnsanlık elmasın değerli bir şey olduğunu binlerce yılda anladı. Niye değerli olduğunu ise halen net idrak etmiş değil.
Faraza sorular:
-Beşik niye -dördük- değil mesela?
-Beyaz Saray'ın çitleri niye beyaz değil?
-Süperman niye ayak önde uçmuyor? Deniz yatağında sırtüstü yatar gibi örneğin… Niye illâ yumruk önde olmak zorunda ki?
-Evli aktör bekar rolüne çıktığında alyansını çıkarır mı?
Kabulleniş Çağı'nın eşiğindeyiz. “Neyi? Kimi?” olduğunu ise Domaniç Gazetesi'nde anlatageldim: Gerçeği. Daha gerçek olana ulaşmak için bilindik gerçekliğin gerçekdışı olarak algılanmaması gerektiğindeki söylemden vazgeçmek bir seçenek değil. Gerçek ve gerçek dışı; olmak zorunda değiller: gerçek ve gerçek olabilirler. Senin gerçeğin ile benim gerçeğim farklı olabilir. Bu birimizin gerçeğini diğerinin gerçeği karşısında daha az gerçek yapmaz. Gerçekler olması gerçeğin gerçekliğini bertaraf etmez.
“Vasıfsızlıklarını değil, vasıflarını say onların. Daha çabuk biter böylece.”