Tarih, 10 Ocak 1990 Çarşamba.
Yer, Almanya’nın Aachen kentine bağlı Eilendorf Köyü. Breitbenden Strasse 61 adresindeki evimizin önü. Saat 10 suları. Hava aynen bu yıl, bugün olduğu gibi güllük gülistanlık. Arabamı temizlemek için evin önüne inmiştim.
Üçüncü kattan eşim, ‘ Mustafaaaa, Mustafaaa ‘diye heyecanlı heyecanlı bağırıyor.
“Ne var” dedim.
“Hürriyet Gazetesinden arıyorlar”.
“Aman Allah’ım ne diyecekler acaba?” Kabul edildim mi ki? Ya, senden olmaz derlerse. Ter bastı heyecandan. Var gücümle merdivenlerden koşarak çıkıyorum. Oturma odasının giriş kapısının kenarına asılı, üzeri dantelle kapalı yeni bağlattığımız çevirmeli kırmızı telefonun ahizesi yerde sallanıyor.
Korkarak, “Efendim ben Mustafa” Karşımda tok bir ses, “İyi günler Mustafa Bey, Hürriyet Gazetesi NRW Bölgesi, Köln Bürosu Müdürü Suat Türker. Mustafa Bey bize 6 ay önce bir dilekçe ile muhabirlik başvurusunda bulunmuşsunuz. Hakkınızda yapılan inceleme sonucu bir sıkıntı olmadığı görülmüş ve muhabirlik başvurunuz kabul edilmiştir. Babama baktım korkarak. Çünkü asla tasvip etmiyordu. Ben de dilekçeyi gizlice göndermiştim. Bacaklarım titriyor gözlerimden yaşlar adeta fışkırıyor. Çocukluk hayallerim gerçekleşiyordu. “Efendim benim hiçbir tecrübem yok nasıl yapacağım” Biz seni telefonla eğiteceğiz. Ara sırada Köln’e çağırırız. İlk yapacağın iş kendine iyi bir fotoğraf makinesi al. Bir daktilo al. Orda burada saz çalıp türkü söylüyormuşsun bundan sonra daha düzgün yerlerde sahneye çık.”
Ben şok. “Her şeyimi biliyorlar…”
Babam yıllardır Hürriyet alır ben de tamamını okurdum. Uğur Dündar, Uğur Mumcu başlıca idollerimken Hürriyetteki tüm muhabirlerinde adını ezbere bilirdim.
Bölgede amatör liglerdeki maçlarla başladık İşe. Aachen, Hollanda sınırı olduğundan uyuşturucu mafyaları sık sık bir birine girer cinayet işlerdi. Kısa sürede namımız duyuldu. Avrupa’nın en zengin Türkü Şahinler Holding’in sahibi Kemal Şahin, Demirel’in destekleri ile ilk ve tek fahri Konsolos Hans Josef Theuet Aachen’de, bölgenin en büyük kumar gazinosu bizde olduğundan Türk ünlüler sürekli Aachen’de derken bir de Alemania Aachen takımının başına Mustafa Denizli gelince bizim çıta kısa sürede iyice yükseldi. Almanya’nın en büyük sağ partisi CDU’nun sonradan genel başkanı olan ve Eyalet başbakanı Armin Laschet, SPD Genel Başkanlığına kadar yükselen Avrupa Sosyal Demokratlar Başkanı Martin Schulz bizdeydi.
İlk madenler bizde kapatıldı.
Türkiye’nin en ünlü antrenörleri Fatih Terim, Mustafa Denizli ile İbrahim Tatlıses, Ebru Gündeş, Sezen Aksu gibi onlarca ünlü sanatçılar ile haberler yapma imkanı buldum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan geldi Aachen’e. Evleri yakılan Türkler, dazlaklar tarafından dövülen Türkler, cuma günü derse girmediği için okuldan atılan öğrenciler derken psikolojim bozulmaya başladı. Türkiye’ye dönme hayalim iyice depreşmeye başladı. Zaten hafta da üç gün çalıştığım televizyon fabrikası Philips kapanmıştı. Kütahyalı Sedat Simavi, Hürriyet’i, Aydın Doğan’a satmıştı. Gazetecilik yağamıyorduk.
Yeni rüyam, Türkiye’ye gitmek çocuklarımı ithal damat / ithal gelin veya farklı kültürden eşlerle evlenmesini de istemiyordum.
1 Haziran 2006’da 16 yıllık Hürriyet maceramı, 30 yıllık gurbet serüvenimi bitirip memlekete döndük. Domaniç Gazetesini devraldım. İhale ilanları için çıkartılan gazeteden pek haberi olan yoktu. Kısa sürede 150 abone yaparak gazeteyi ayağa kaldırdım. Kral çıplak köşesi ile çalışanların destekçisi, çalışmayanların korkulu rüyası oluverdik. Her pazartesi tüm kurum amirlerini dolaşıp, “Bu hafta Domaniç için ne yaptınız” diye sormam çoğunluğu kızdırdıysa da abone olmaya gelenler adeta kuyruk oluyordu.
Ama alıştığım kültürle alışmaya çalıştığım kültür çok farklıydı. Burada yalan dolan, burnu havada dolaşan, yattığı yerden para kazanan çoktu. Yanlış yapan idare ediliyor. Doğruyu yapan sömürülüyordu. Derken 2014 yılında başlayan sıkıntılar, 2015 ocağında patladı. Kanser ve ardından gelen kalp krizleri ile el frenini çekip uzun süre kızağa alınsam da şimdilerde düşük vites ile yola devam. Meslekte 33 yılı doldurduk bakalım nereye kadar…