Asrın felaketini yaşadık. Ölenlere de kalanlara da üzüldük. Tüm ülke kenetlendik yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Bu yaraları sarmak yıllarca sürecek.

Dünyada bir günde iki büyük deprem yaşanmış mıdır bilmiyoruz. Ama bundan daha şiddetli depremlerin yaşandığı başka bir ülke olduğunu biliyoruz Japonya’da 8-9 hatta 10 şiddetinde depremlerin olduğunu ve bir tek vatandaşın burnunun bile kanamadığını çok duyduk. En büyük deprem kuşağındaki Japonya bir iki depremden sonra bunu fark etmiş. Yaşadığı acılardan ders çıkarmış ve coğrafi koşullara göre dev gökdelenler yapmaya başlamış. Gökdelenler o kadar sağlam ki depremlerde insanlar sokağa değil sokaktan evlere sığınıyorlar.

Oysa biz bina yaparken besmele çekiyoruz, bir hayvanı kurban ederek temele kan akıtıyoruz. Onlarsa şampanya patlatarak temele akıtıyor. Çatıda şampanya patlatarak açılış yapıyorlar.  Depremde onların yüz 2 yüz katlı gökdelenlerinde kimsenin burnu bile kanamazken bizde 3 -5 katlı apartmanlar toz duman olup tost gibi yere çakılıyorlar. İşin sırrı ne kanı akıtılan kurbanda ne de patlatılan şampanya da…

İşin sırrı, Ahlakta. Akılda, Dürüstlükte…

17 Ağustos Depreminde kararlar almış yeni yasalar çıkarmıştık. Özel Tüketim Vergisi ÖTV hariç hiçbir yasaya kurala hem uymadık hem de unuttuk !

Bugün sıradan bir vatandaş olarak ev yapmaya kalkarsanız devlet tepenize biniyor. “Yapacağınız evler depreme dayanıklı olacak” diyor. “Nasıl yani” dediğiniz anda sıralıyor ödeyeceğiniz harçları. Gitti evin temel parası. Tam inşaata başlarken eksilen parayı bulamayacağımıza göre çaktırmadan demirden, çimentodan kısıyoruz. Durumunuz iyi ise üç katı çocuklara beş katı kiracılara, eh bir katta kendimize bir apartman yapalım diyoruz. Belediye karşı çıkıyor. Mecburen kaçak yapıyoruz. Nasıl olsa ilk seçimde çıkacak aftan yararlanacağımız tecrübeyle sabit zaten. 

Biz, hepimiz biriz birbirimizi iyi biliriz vesselam. Kimsenin kimseyi eleştirecek yanı yok. Seçende seçilende aynı kafa. Toptan bir ahlaki devrim şart. O da artık nasıl olacaksa…

Mesela bizim apartmanda bana pek kızarlar. Deprem görmedim ama o kadar çok yangın haberine gittim ki 33 yılda, sayısını bilmiyorum. Oralarda gördüğüm aksaklıklardan dolayı merdivenlere eşya konulmasına, kapı önüne araba konulmasına, pencere önüne eşya konulmasına. Çatıya, bodruma tüp gaz veya yanıcı madde konulmasına çok sert tepki veririm, anlatırım anlatırım da yine de kimse uymaz kurallara. Eh malum bizde her türlü kötülüğü yapan haşa Allah’tır ya.  “Allah yazdıysa olur” derler. Nedense aynı Allah besmelesiz Japon’a, Alman’a ses çıkarmazken abdestli namazlı bizlere sürekli bir deprem, yangın, sel, afet, trafik kazası hatta savaşlar yazar..

“Nisa 79: Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir…”

Keşke Allah’a iftara atmaktansa birazcık da akledip önlem alsak !!!