Kral Çıplak dediğimiz için yapay zeka sansürüne takılmazsak, okuyanlar okuduğunu saklamazsa, daha büyük kitlelere ulaşırız ! 

Genel seçimler üzerinden bir yıl, yerel seçimler üzerinden üç ay geçti. 
İktidardakilerin harcamaları bir yıl içinde üç yüz, beş yüz kat artarken, üç beş zenginin yüzlerce milyarlık vergisi affedilirken, vatandaşın kemeri 'Ülkemizin Bekası' için sıkılırken, sesi soluğu çıkmayan küçük yerlerde ki kurumlar, itibar tedbirleri çerçevesinde  kapatılırken, kredi kartlarının asgari borcunu ödeyebilmek için kırk takla atan bizim muhafazakarlar, Bodrum'a Kurban tatiline giden zenginler ile “ Bakın hani kriz vardı” diye horozlanırken, yeni yetme Kuran düşmanı şeyhler, cennette yüz binlerce huri var, kahvaltıda yetmiş bin çeşit yemek var” diye cenneti yaşadıkları ülkem insanına öldükten sonra huri ve şarap müjdesi verirken, muhalefet normalleşme diye çabalayıp, parti içinde kim kiminle yemekte buluştu, neden buluştu ne yediler, ne dediler derken Domaniç'te de sert rüzgarlara karşı adeta yaprak kıpırdamıyor…

Yeni seçilen muhtarların, encümenlerin bu kadar sessiz kalması, pasif kalması düşündürücü değil mi ? 

Yaya kaldırımları yayaların olacak, milletin bahçesinden yola sarkan ağaçlar kesilecek, belediye anonsları ile ses kirliliğine son verilecek derken, seçim sürecinde verilen vaatlerin şimdiden unutulduğunu veya uyutulduğunu hem muhtarlarda hem encümenlerde hem de belediye başkanlarında gözlemliyoruz. 

Domaniç Tavşanlı yolu, kaplumbağa hızı ile ilerlerken, arsenikli su ile kanserden kırılan Domaniç ve köylerinin tek kurtuluşu içme suyu göletleri için ne muhtarlardan ne encümenlerden fısıltı bile yok. 

Kalın Harman'a yıllar önce binbir vaat ile başlayan açık ceza evi inşaatı, Domaniç-Tavşanlı yolunu aratmayacak karmaşa ile olduğu yerde sayarken, bu ceza evinde açılması planlanan 6 atölye ve üretim merkezinin iptal edildiği duyumları ile bir kez daha yıkılsakta, “ Aha dediklerini yapamadılar, biz demiştik” diyen muhalefetin sevincini, “ Ne gerek var, İHA-SİHA yaptık, eskiden cep telefonu, buzdolabı var mıydı”  diye teselli bulan iktidarın rahatlığını her nedense bizler yaşayamıyoruz. 

Hz. Muhammed, “Layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz” demiş. Biz de koskoca peygamberi haksız çıkarmamak için adliye mi gidiyor GİTSİN, Postane Müdürlüğümü gidiyor GİTSİN, hastane, sağlık ocağımı oluyor OLSUN, diyor. Sigara içmeyiver, et almayıver, tatile gitmeyiver, arabanı değiştirmeyiver, ev yaptırmayıver diyerek kendi itibarımızdan tasarruf ederek, elimizle büyüttüğümüz büyüklerimizin bizden 5 yüz sene sonra cennete gitmelerine zemin hazırlıyoruz ! 

“Allah akıl versin” deyip haşa Allah'a talimat verecek kadar ahlaksız değiliz. Allah akıl fikir vermiş, dünya nimetlerini önümüze koymuş ama “ istemezük, büyüklerimiz yesin” diyen kuru beyinlerin arasında yanan yaş beyinleriz. Cennet ülkemizi cehenneme çevirenlerin sessiz seyircisiyiz vesselam !