İlçemize hizmet için 17 yıl önce Domaniç Gazetesi ile çıktık yola. Domaniç’in tarihi ve doğal farklılıkları ile ön plana çıkması için yazdık, çizdik, projeler yaptık, fikirler ürettik. Bir tek Hayme Ana torunu İnegöl’de el kapılarında rızkını aramasın, doğduğu topraklar doysun istedik. Olmadı ! Havasıyla, suyuyla, şifalı otları, kaliteli etleri, leziz meyveleri ile. Osmanlı İmparatorluğunun doğuşuna ev sahipliği yapmış KAYI TÜRKÜ olmanın onuruyla; kültürümüzü yaşatalım, rızkımızı ürettiklerimizden kazanalım istedik. Olmadı ! “İlçemizde zehir saçan fabrikalar kurulmasın, ilçe halkımız fabrikalarda işçi olmasın, 'Bağımsızlık Tutkusu' ile yetişen yörük kültürünün son varisleri Kayı Türkü Domaniçliler genişletilmiş Domaniç-İnegöl dağ yolunda onlarca butik restoran açsın, Yağlı Pehlivan Güreşlerimiz, Hayme Anayı anma törenlerimiz ile yapacağımız tarihi tanıtım günlerini fırsata çevirsin. Doğa Turizminde, Tarih Turizminde, Organik Tarım Ürünlerinde Domaniç Markası üretelim istedik. Olmadı ! Sunta fabrikasında yüz kişi çalışır, turizm sektöründe yüzlerce kişi. Kereste fabrikasında ağaçlarımız kesilir yenisi yüzyılda yetişir. Butik otelde, restoranlarda keseceğimiz etlik koyun kuzu, fasulye, biber, yüzlerce kalem ürün bir yılda yetişir. Üret üret sat. “BEN VARSAM BU İŞ OLMAZ, BİZ VARSAK OLUR” topluca üretelim topluca satalım dedik. Olmadı ! Gençlerimiz, İnegöl’e işçi olmak için göç etmiş. Köylerimizin içi boşalmış, kimi köyümüz mahalle olmuş kimi tamamen boşalmış. (Boşalan yerleri birileri satın alıp Domaniç’e göç etmeye, buralarda hayvancılık yapmaya başladı bu arada) 36 köyümüz var otuzunun içinde akan deresi var. Derler ya; “Su akar yörük bakarmış”Oysa bu dere kenarına ekilecek yemlik, silajlık tahıl ile Domaniç’in tüketeceği yemden fazlasını yetiştirecek kapasitedeyiz. Dere geçen köylerimizde alabalık üreterek Türkiye’ye pazarlayacak güçteyiz. Dünya'da yakın gelecekte su savaşları çıkacak. Bizde ise her yerden su fışkırıyor. Minik minik göletlerle büyük ürünler elde etmemiz işten bile değil. Ama Olmadı ! Bir yanımızda Tahta köprü var. Yoldan geçerken görüyoruz. Kadını, kızı şalvarları giyip gün doğmadan tarlasında ürettikleri ile geçiniyorlar. Öbür tarafta Tavşanlı var. Söz konusu Tavşanlı’nın çıkarı ise ne AKP kalıyor ne CHP tek yumruk olup istediklerini alıyorlar. Bizde ise tam Domaniç- İnegöl yolu için yetkilileri ikna etmişken. Seçimler yaklaşıyor adaylar geliyor. Domaniçliler tutturuyor “TÜNEL” diye. 270 Rakımlı İnegöl’den 850 rakımlı Domaniç’e tünel fiziken mümkün değil. Ama tünel vaad etmek iyi oy getiriyor. Fabrikayı ne yapacaksınız? Biz size ahirette huri kazandıracak mescit yapalım misali… Bir de inandırıcı olsun diye Domaniç-İnegöl’e bağlanıyor yemi atıldı mı? Hayaller, hülyalar derken seçim geçiveriyor. Ne yol ne tünel. Kalıyoruz baş başa, sizin işçi servisi bizim işçi servisi derken... Dün partiler yüzünden birbirine sövenler aynı koltukta ver elini İnegöl bilmem ne fabrikasına…. Son yıllarda bir tepecik dondurmasıdır aldı başını gidiyor. SODO, MADO, vs. merak edip bir akşam bizde gittik çoluk çocuk. Tavşanlı’nın 2 bin nüfuslu küçücük bir beldesi. Her köşe başında bir dondurmacı, hepsinin önünde kuyruk var. Araçların biri geliyor, biri gidiyor. Adamlar yetiştirdikleri mandaların sütünden dondurma yapıp satıyor. Belde baya düzgün, evler modern, işler yolunda görünüyor. Dondurmaları son derece güzel ha bir tünelleri olsaydı daha iyi olur muydu bilemiyoruz. Domaniç kendi markasını üretsin diyen bizlere 17 yılda 2-3 kaymakam bir de son valimiz destek vermişti. Valimiz de gitti. Umarız yenisi, eskisini aratmaz. Ve umarız artık. ‘Şu İnegöl il olsun! Biz oraya bağlanalım, köşeyi dönelim hayalinden kurtulalım. Rızkın tünelde değil üretmekte olduğunu öğrenelim. İsrail çölde tarım yapıyor. Biz akan dereler bölüp parçaladığımız tarlamıza gelmiyor diye memleketi terk ediyoruz. Fabrikalarda işçi oluyoruz. Son söz; ‘Tepecik’e Dondurma yemeye gidin. Yapınca olduğunu görün.’