Geçtiğimiz hafta sonu Bursa’dan, İnegöl’den misafirlerimiz geldi. Domaniç’in tarihi alanlarını gezerken, hep beraber Berçin gözetleme kulesine de gittik. Arabaları park ettik, tam o sırada bir motosikletli amca yanımızdan geçti. Sonra birden geri dönüp misafirlerimize yaklaştı. “Arabaların yabancı olduğunu fark ettim, hoş geldiniz demek için geri döndüm” dedi.
Onun hemen ardından, üç tekerlekli motosikletiyle yukarı çıkan bir teyzemiz, içten bir sesle “Hoş geldiniz!” diye bağırdı. Misafirlerimizin yüzündeki mutluluğu görmeliydiniz. İki güler yüz, Domaniç’i en güzel şekilde temsil etti.
ÇOKTAN KAYBETTİK SANIRDIM
Doğrusu ben geçen haftalara kadar tam tersini düşünüyordum. Eskiden kahvelerde oturan tatlı dilli dedelerimiz olurdu. Bir yabancı geldi mi hemen hal hatır sorar, çay ikram eder, güler yüzünü esirgemezdi.
Şimdi çoğu yerde sohbetlerin tadı kaçmış gibi. İki sözden biri siyasete bağlanıyor. Aynı düşünmüyorsan selamını bile zor alıyorsun. Bu yüzden kendi kendime, “Nereye kayboldu bizim o sıcak kanlı, güler yüzlü büyüklerimiz?” diye düşünmüştüm.
MEĞER BURADAYMIŞLAR
Meğer hala buradalarmış. O motosikletli amca da, o üç tekerlekli motorla yukarı çıkan teyze de bunun en güzel kanıtıydı.
Çok özlemişiz güler yüzlü insanlarımızı…
Çok özlemişiz insanı, sadece insan olduğu için kucaklayan tavırları…
Misafirlerimiz adına çok mutlu oldum, ilçem adına da gurur duydum.
Çok özlemişiz işte… Siyaseti, kıyafeti, fikri bir kenara bırakıp sadece insan olduğumuz için birbirimize selam vermeyi, tebessüm etmeyi.