Araştırmacılar, insanın 2,4 milyon yıldan beri var olduğunu çeşitli bulgularla ispatladılar.
Düşünebiliyor musunuz 2 milyon 400 bin yıl önce yaşamış insanın izleri var elimizde.

Bizde, 30 yaşını geçenler, ömrün yarısı diyorlar. 50 yaşındakiler yarım asır, nadiren de olsa 100 yaşını görenlere bir asırlık insan diyoruz. Oysa biz İNSAN olarak 2,4 milyon yıldan beri varız ve çalışarak bu günlere gelmişiz.

Bundan 10 bin yıl önce ilk tekerleği, ilk yazıyı bulan Mezopotamya'da yaşamış olan Sümerlerdir. Tarihçilerin çoğunluğuna göre, Sümerler, Türk ve Kürtlerden oluşan bir toplumun oluşturduğu devlettir. Binlerce yıl ayakta kalan Sümerler'i, Akatlar yıkmış, Akatlar ise günümüzdeki Araplardır. 

İnsan, ateistlere göre tesadüfen ve evrimleşerek ortaya çıkmış, dindarlara göre ise Allah veya Tanrı tarafından bizzat özene bezene yaratılmıştır.

Her nasıl olursa olsun sonuçta kökümüz 2 milyon 400 bin yıl öncesine dayanıyor ve çalışarak, gelişerek bu günlere gelmişiz. 

Çırılçıplak geldiğimiz dünyada soğuktan ve sıcaktan korunmak için önce barınak, sonra elbise, ardından silah, sonra yük taşıma lojistik gereçler, sonra yazı, resim, derken yiyecek içecek, avcılıktan tarıma geçişimiz bile 100 binlerce yıl sürmüş. 

Çıplak gelip çıplak gittiğimiz dünyamıza bıraktıklarımız ile de neslimizi sürdürmüşüz. 
Günümüzde çoğu toplumlar izole bir şekilde yaşıyor. Dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika bile aslında izole bir yaşam sürüyor. Örneğin Amerika'da halkın çoğu Türkiye gibi bir başka ülkenin varlığından bile haberdar değil. 

Ruslar hala dünyanın en gelişmiş en güçlü askerinin kendilerinin olduğuna inanıyorlar. 
Dünyanın en acı çekmiş milleti Çinliler, yıllarca aç ve sefil bir hayat sürdükten sonra bu günkü konumuna geldiler. Japonlar, Almanlar, Koreliler gelişmişliklerini hep çektikleri acılara borçlular. 
Konya'nın yarısı kadar olan Hollandalılar kısa süren güçlü günlerinde Afrika'nın en ücra köşelerine kadar gidip yerlileri katlederek beylikler kurmuşlar. Sonra dönüp dolaşıp bugünü ülkelerine kapanmış ve bu denizden dolma memlekette neler yapabileceklerine bakarak çalışmışlar. Tarımla alakası olmayan coğrafyalarından dünyanın en büyük tarım ülkesi olmuşlar. 
Allah'ın ilk kitabı kendilerine indirdiğini, ayrıcalıklı bir millet olduklarını düşünen ve inanan Yahudiler, çölün ortasında Hz. Musa ile bir ivme yakalamış ancak kısa süre sonra hezimete uğramış, bedelini çok ağır ödemiş bir millettirler. 
Sümerlerden devşirdikleri bilgilerle, kurdukları dini toplumla dünyayı değiştirmeye kalkmanın bedelini canları ile kanları ile ödediler. 
Onlarda sonun da kendi kabuklarına geri çekilerek akla, bilime , tarıma yönelmişler. Bugün aklınıza tarım ilacı, gübre, tohum, ilaç, biyoloji, kimya, yazılım, elektronik, silah olarak ne varsa Yahudilere aittir. Kurdukları şirketlerle de yüzde 03'lük dini temsil nüfusları ile dünyayı parmaklarında oynatıyorlar. 

Biz… Savaş mı daniskasını gördük. Açlık mı daniskasını gördük. Çilemi daniskasını çektik. Aynı hatalarla 15 devletimiz yıkıldı. Yıkanlar genelde Araplar. En iyi bildiğimiz Selçuklu, Osmanlı, şimdi sıra Cumhuriyet'te... Dur diyen çıkmazsa, 15-20 yıl sonra savaşmadan nüfus gücüyle ülkemizi seçimle teslim etmemiz işten bile değil. 

2 milyon 400 bin yıl öncesinden günümüze gelelim. Tekerleği, yazıyı, sanatı, tarımı, ibadeti, tek Tanrı düşüncesini … V.S. keşfeden Sümerler tarihçilere göre Sümerler Türk… Ondan sonra bir 15 devlet daha batırmışız. 
Batış nedenimiz, mezheplere tarikatlara bölünerek siyasal nedenlerden dolayı ayrışıp zayıf düşmek. 
Zayıf düşünce, arpa buğday, et peynir, ok yay, silah, otomobil dışarından alınır. Alacak paran yoksa satana kul olursun… 

Oysa bize daha ilk okulda, 1933 de yazılmış orijinal manipüle edilmemiş adımızda ne öğretilmişti;  Türk'üm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak. Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun !
Bu anda uyanlara “Çalış baban gibi, eşek olma !  “Uymayanlara, Çalış, Baban gibi eşek olma” derlerdi.