Hayme Ana törenlerini 2006 yılından beri takip ediyoruz. Bizim de gurbetten memlekete döndüğümüz 2006 yılında, hayatımızda ilk defa göreceğimiz törene katılmanın heyecanı içindeydik ki. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da törene katılacak diye dedikodular çıktı.
Hayme Ana törenlerini önceleri halk kendisi yaparmış. O yıl köy muhtarı Başbakana bir mektup yazıp törene davet etmiş. Üstelik başbakan bizim Belediye Başkanı Yakup Yardımcı’nın okul arkadaşıymış. 
Önce, “Yalan gelemez” dediler. İş ciddileşince, “Gelse de durmaz” dediler. Geldi, durdu. Hatta Domaniç’e gelip akşama kadar ilçeyi gezdi. Henüz gazeteyi devralamadığımız için tören alanına normal vatandaş gibi girdik. Yani Türkiye’de geçerli bir basın kartımız bile olmadığı halde Başbakan bizim Belediye Başkanı ile parkta dolaşırken bizlerde yanlarında dolaştık. 
Sonraki yıllarda Hayme Ana törenleri devlet töreni oldu. 8 milyon liralık yatırım geldi. Her yıl törene Bakanlar gelmeye başladı. O yıllarda bile yaşamadığımız güvenlik önlemlerini; artık kimselerin gelmediği son yıllarda yaşamaya başladık.
Bir dönem araçları 5 kilometre geriye bırakıp yaşlı genç insanları o sıcakta tören alanına yaya yürüttük. 

Giderek artan güvenlik önlemleri, vatandaşı geldiğine pişman ededursun. Tören alanına yakın parklarla yürüme mesafesi düştü ama kapılardan girmek sorun olmaya başladı. 

Geçtiğimiz yıl çadırların bir metre önüne demir bariyerleri kurmuşlar, Allah'tan bir gün önceden alana gitmiştik. Tesadüfen gördük, saatlerce itiraz ettik. Eski fotoları gösterdik. “Biz Domaniçliler valla billa terörist değiliz, kimseye bir şey yapmayız” dedik. Zorla ikna edip demir bariyerleri kaldırttık. 

Bu yıl yine vatandaştan şikayetler geldi. Üst aramalar, park ettirmemeler…
Üstelik bu yıl bırakın Başbakanı, Bakanı kendi vekillerimiz bile tenezzül edip gelmediler. Hani şu birkaç ay önce her gün kapımızı çalıp, “Bizi seçin ata yadigarı Domaniç’e neler yapacağız neler diyenlerde eser yoktu. Devlet töreni olduğu için Valimiz ve bu yıl bir ilk olarak Bilecik Valisi ile bizim protokolümüz vardı. 

Törende eskisi gibi konser monser olmayınca gençlerden gelen de olmadı. Genelde yaşlı kesim tribünleri doldurdu.

Gel gör ki bizim dayıları, teyzeleri, nineleri, dedeleri öyle bir aramadan geçirmişler ki, yapılan üst aramalarında tırnak kesici, tırnak makası, peşkire bağlanmış elma soyucu çakı gibi çok sayıda kesici ve delici terör eylem silahı ele geçirilmiş. 

Hem görevli yazısı hem basın aracı plakamıza rağmen bizim araçta tören alanına son yıllarda olduğu zorla alındı. Kapıda eşyalarımızı boşaltıp aracımızı bi kilometre arkadaki parka çekmemiz istendi. “Yahu bir olay çıkar, aracımızı o kadar uzağa koydurmayın. Bakın biz üç ajansa ve bakanlığa çekim yapıyoruz desek de dinletemedik. Eşyalarımızı indirip aracı istenilen yere götürdük. Koçağımda foto kameralar, tripodlar, göğsümde basın kartı geldik kapıya. Asker üstümü ararken, “Üzeriniz de kesici ve delici bir şey var mı” dedi. Dedim yok ama içerde kılıç sustalı bıçak satılıyor oradan alırım. Karşılıklı gülüştük girdik içeri. Tören bitmeden yangın çıktı, biz eşyaları araca taşıyıp yangına varana kadar İzmir’den bile yangın söndürme uçağı yangına müdahale etti. 

Ey yetkililer, Kayı Türk'lerinden terörist çıkmaz, dışarıdan gelen teröristte elinde tırnak makasıyla kapıdan girmez. Halkımızı törenlerden soğuttunuz yeter artık. Yazık bu millete. Kendi köyümüzde, kasabamızda terörist muamelesi görmek istemiyoruz.