Duydunuz mu? Var mı bir hazırlık? Asırlar sonra ziyaret edilecek, gururlandıracak bir Yüzüncü Yıl Anıtı çalışması var mı?

Fransa deyince hemen akla gelen Eyfel Kulesi’nin Fransız Devrimi’nin tam 100. yılında inşa edildiğini hatırlarsak yüzüncü yılını umursamayıp kendi tarihine saygısızlık yapan bir ulusun yarını olamayacağını anlamamız pekte zor olmaz.

Bir taşta mı dikemiyoruz yani? En azından dikilitaş yapalım. Muazzam bir heykel ya da devasa ihtişamda bir yapıyı yapmak zor geliyorsa en azından bir mihenk taşı dikelim yahu.

Ben Domaniç’e bir Türk Bayrağı Heykeli’ni yakıştırıyorum. 20 metre uzunluğunda, bronz bir dalgalanan Türk Bayrağı Heykeli. Türk Bayrağı Sancağı olmasa da Türk Bayrağı Heykeli pek örneği olan bir çalışma değil.

Üzücü olan şu: Ankara’da, İstanbul’da Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı Anıtı çalışmaları yıllar evvelinden başlamalıydı. Hükümetin bu konuda izlediği strateji: “Cumhuriyet Bayramı gününü çok abartılı havai fişek kutlamaları ve Türk Yıldızları Jet Gösteri Takımı’nın performanslarıyla oldu bittiye getiririz işte. Kıhkıh…”

Dünya’nın tüm önde gelen devletleri halkgücünün (demokrasi) hakimiyetinin yüzüncü yılını unutulmayacak anıtlarla şereflendirmiştir. Bu Japonya’dan tutun, Fransa’ya kadar her saygın devlette böyledir.

Şehitler Abidesi’ni diken millet devletinin yüzüncü yılını umursamazlık içinde geçirmeye hazırlanıyor. Birçok farklı anıt iki-üç haftada hemen hızla dikildi! Demek ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı’nı yansıtabilecek kalibrede bir eser ortaya koyacak çapta bir üyesi yok bu milletin.

Halbuki bize yakışan şahane anıtlar yapıp, bunların üzerini örtüp, 29 Ekim Bayram günü ahalinin katılımıyla örtüyü açmak ve büyük bir alkış tufanı içerisinde milli birlik ve beraberliğimizi kutlayarak şarkılar/marşlar söylemektir.

Halihazırda yaşanmakta olan ekonomik berbatlığı yapanların kimler olduğu hatırlanırsa Türkler’in cumhuriyet hevesini kırmak için bir operasyon yapılmakta olduğu seziliyor. Üsküdar Cumhuriyet Lisesi’nin adı değişiyor… T.C. damgası öcüleştiriliyor ve kurumların adlarından siliniyor… Cumhuriyet’in Yüzüncü Yıl ile kuvvetlenmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor.

Cemaatten çok imamı olan garip bir toplum tasarlanılıyor. Diyanetin bütçesi Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini solluyor. Diyanet ise “Yapmayın, etmeyin. Bizim bütçemizden az olmasın Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi.” diye fetva vereceğine elinde kılıçla camiye giriyor. Yani kılıçla girilebiliyorsa ateşli silah ile girilmesinde de hiçbir beis olmaması gerekir.

Cumhuriyetin Türkler için anlam, önem ve kıymetini anlatan bir vaize denk geldiniz mi hiçbir camide? Ben geldim. 3-5 defa. Onbinlerde 3-5. Pek makul bir oran değil.

Maalesef ülkemizde yeni türemiş bir huy var: Ağzından düşürmediği hakkında hiçbir şey yapmamak. “2023! Vizyon! Cumhuriyet!” diyoruz ve ancak konu ile ilgili hiçbir hakkânî faaliyet yok. Yaradan’ın ismini her daim ağzında tutanların, Müslüman’ın öldürülmesine “Ben mi gidin dedim?” dediğine tanık oluyoruz. “Ülkem, vatanım, milletim!” deyip ardından vatandaşa hakaret edenleri izliyoruz.

2071 yılında torununun torununu devletin başına getirebilmek için bugünden planlar yapan zihniyet şunu anlamadı: Türk Milleti’ni Türk dahi tahakküm altına alamaz!

Devlet kademesinde beklediğimiz tablo: Türkî Cumhuriyetler Başkanları, ABD Başkanı, Pakistan Cumhurbaşkanı, İngiltere Kralı, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şanşölyesi, Suudistan Kralı, Çin Başkanı… Yani anlamışsınızdır. Hepsini aynı anda ağırlamalı Türkiye Cumhuriyeti. Dünya’nın önde gelen tüm isimleri Türkiye’de olmalı bu dev demokrasi gününde. Bu tarihi gün tüm Dünya’nın ilgi ve alakası burada olmalı. Yapıldı mı hazırlıklar? Davet edildi mi liderler? Gelmiyorlarsa kimin davet ettiğine dikkat etmek gerekir.

Şatafatlı bir balo gerçekleşmeli, mevlîdler okunmalı, konserler verilmeli, Atatürk ve devleti kuran, yaşatan tüm Türk Tarihi Büyükleri anılmalı.

Cumhuriyet yaşamalı.