Muamma… Türk Tarihi'nin önemli bir kısmında bu kavram vardır. Sır, Türk Ananesinde daima olmuştur. Uzun cümleler ya da bol edatlı tümleçli tamlamalar kurarak vakti bol kullanmak değil, biraz hızlı ve özet bir tavır takınmamız gerekirse; Bu durumun farklı farklı örnekleri vardır.

Mesela Türkler'in zil konusunda Dünya'nın en iyisi olduğu kabul görür. Dünyaca en meşhur müzik grupları ve Dünya'nın en önde gelen orkestraları Türk Zili'ni tercih ederler. Hatta çoğu Ziljen isimli Türkiye menşeili zilleri edinmeye çalışırlar. Peki muamma nerede? Şöyle ki; zil aslında kalkandır. Bu kalkanlar düşman saldırıp da kılıcıyla vurduğunda öylesine tiz bir titreşim yapar ki saldırganın elini elektrik çarpmış gibi olur ve kılıcını ya düşürür ya da kesinlikle sallayamaz. Türk Askerî Cephane Tarihi konulu kayıtlar incelendiğinde bunların tarihe aktarıldığı okunabiliyor. Çin nüfusu ile kıyaslayınca tabir-i caizse bir avuç Türk'ün koca Çin İmparatorluğu Hanedanı'nı defalarca ele geçirmiş olması zaten böylesi bir teknolojik üstünlük olmadan nasıl olabilirdi ki? Halen muammanın ne olduğunu düşünen var mıdır? Yahu bu mucizevi kalkanlar/ziller şimdi nerede? Var mı hiçbir yerde? Görüyor musunuz? Kapalıçarşı'nın arka atölyelerinde bir iki ustanın bu kalkanlardan halen yapabildiği söyleniyor. Bizlere Türkler'in Kurtuluş Savaşı esnasında var olan tüm metal kaynağını eritip top ve tüfek mermisi yapmakta kullandığı öğretilmiştir. Hatta bazı camilerimizin Alem'lerinin köylerde işgalcilere karşı direniş için eritilip bunlarla kılıçlar, mızraklar yaptıkları anlatılagelmiştir. Yine de tarihten bu güne gelebilen bu sır kalkanlardan hiçbir yerde bulunmaması muammadır. Maden ve metal işçiliği Türk olağan kabiliyetleridir.

Muamma konusuna başka bir numune ise şöyle olabilir; Soyağacında Türklük baskın olan Moğol lideri Cengiz Han… Bu adam yaşadığı zamanda bilinen ve çizilebilmiş olan tüm Dünya haritasını fethetmiştir. Yani Dünya'yı yönetmiştir. Ve sıkı durun; kabrinin defnedildiği yer bugün bile halen bilinmemektedir. Bu şaşılacak bir durum olmaktan ziyade patron çıldırdı halidir. Tüm Dünya'yı yöneteceksin. Dünya'daki tüm medeniyetin tahtında olacaksın ve kabrini halâ gizli tutmayı becerebileceksin. Bu gerçekten akla zarar bir durum. Herkes her an seni izliyor olmasına rağmen sır kalabileceksin. Bu muammadır. Tarihimizde bunun sayısız örneği var.

Osmanlı nerede kuruldu? Osmanlı İmparatorluğu olarak üç kıtaya yayılıp 20'den fazla ulusu tek çatı altında birleştirmeyi başaran ve bu birliği 700 yıl muhafaza edebilen bir süpergüç olabilmenin temelindeki teşkilatlanma olan Osmanoğulları Beyliği Söğüt ve Domaniç'te kurulmuştur. 
Maalesef farklı kaynaklar bu konu ile ilgili farklı yaklaşımlar sergileyebiliyor. İşte muamma geliyor yine… Dünya Tarihi'nin en güçlü 4 devletinden biri olan Türk Osmanlı Devleti (diğerleri Roma İmparatorluğu, Britanya İmparatorluğu ve Amerika Birleşik Devletleri'dir.)'nin kurulduğu yer konusunda bile noktasal saptama yapılamamaktadır. 
Denildiği gibi; örneğin Milliyet Gazetesi internet sitesinde Osmanlı Devleti'nin kuruluş toprağı Söğüt ve Domaniç olarak belirtiliyor. Örneğin HaberTürk medya portalının web sitesinde de bu bilgi böyle yer alıyor. Ve ancak örneğin NTV'nin internet sitesinde Osmanlı Devleti'nin kuruluş mekanı olarak Domaniç vurgusu yapılmıyor.
Konu ile ilgili internet üzerinde yapay zeka ile girilen bir sohbette yapay zeka şöyle diyor; “Osmanlı İmparatorluğu'nun Domaniç'te kurulduğunu biliyorum. Ancak bu konu ile ilgili bilgi veya habere ulaşamıyorum.”
Bunun sebebi net; Çünkü biz böbürlenmiyoruz. Çünkü Domaniçli “Devletin kurulduğu diyarın ev sahibiyiz biz.” demez pek. Gerçekçi olalım. Bu gerçekten böyle.
Ve ancak tevazu gerçekle karıştırılmaya başlanır oluyor. Tüm Türkiye'nin yatırım yapmak için yarışması gereken, Türk Tarihi'nin en müstesna topraklarının Domaniç olduğunu maalesef hatırlatmak gerekiyor.
Peki bu mümkün mü? Osmanlı'nın kuruluşunda muamma olabilir mi? Bu soru şöyle de sorulabilir: Devletin kuruluşunda sır olabilir mi? 
Sizce?

Ayrıca Türkiye'ye gün aşırı Domaniç'i övüp anmıyor diye tabii ki gönül koyacak değiliz. Çünkü bunun anlaşılır sebepleri vardır. Unutulmamalıdır ki Domaniç deyince Kütahya akla gelir. Kütahya deyince ise Germiyanoğulları Beyliği akla gelir. Türkiye Cumhuriyeti'nde Kütahya denilince akla önce Germiyan gelir. Bu sebeple Domaniç'in Osmanoğulları'nın membaı olduğunu anlamak biraz zorlaşabiliyor.

Muamma… Ayyukta olup bilinemeyenler… Yine de uğraşalım ve sırları ifşa etmeden bildiklerimizi doğru/dürüst bir biçimde gelecek nesillere aktarmaya gayret edelim. Bunu yapabilmek için gelmiş geçmiş en büyük Türk Tarihçileri'nden biri olan merhum Yılmaz Öztuna'nın 12 ciltlik Türkiye Tarihi adlı eserinin 3. cildinin ilk bölümünün başlığına bakarsak şu biçimde olduğunu okuruz: “13. Asırda Domaniç Yaylası'nda Tarihin En Büyük Devleti'nin Temelleri Atıldı” 
Aynı eserde rahmetli Öztuna Kayı Boyu'nun Kütahya-Eskişehir-Bilecik bölgesine yerleştiklerini anlatmaktadır ve şöyle demektedir: “Söğüt'ten Domaniç'e kadar uzanan yayla Osmanlılar'ın yurdu olmuştur.”

Fakat buna rağmen halen ortada bir tartışma hali mevcuttur. Kimi der ki “Osmanlı'nın kuruluşu Bilecik'tedir.”, kimi der ki “Osmanlı'nın ilk yeri İnegöl'dür.” 
Osmanlı eğer kalede ya da şatoda kurulduysa kuruluş yeri Bilecik ya da İnegöl olabilir.
Osmanlı eğer otağda kurulduysa mekanı Söğüt ve Domaniç'tir.

Kütahya denilince akla ilk gelen Türk Beyliği Germiyanoğulları'dır. Germiyan denilince akla Kütahya, Kütahya denilince akla Germiyan gelir. Ve Osmanoğulları'nın kurulduğu mekan olan Domaniç Kütahya'dadır. Bu durumu Rizeli'ye, Ardahanlı'ya anlatmak biraz güç.

Pohpohlanmaya ihtiyacımız yok. Bununla beraber bize miras kalan tarihi sorumluluğun farkında olduğumuzu bilmemiz ve gerektiğinde övünebilmemiz gerekiyor.

Türkiye'nin her ili, her mahallesi ve her köyü ve her hanesi tarih barındırır. Her yeri özel yapan bir hatıratı vardır. Bununla övünmemek anıya ayıp bile olabilir.

Sürekli göz önünde olmak ve spot ışıklarını üzerimizde istemek hevesi değildir bu. Gözde bir turizm mekanı olma girişimi falan değil. Orhun Anıtları'nı hepimiz biliyoruz. Peki Orhun Anıtları yılda kaç kişi tarafından ziyaret ediliyor bilen var mı? Bazen günler ve hatta haftalarca bir tane bile ziyaretçisi olmuyor. Yani Türk Tarihi'nin en simgesel noktasına bile kalabalıklar halinde akın etmiyoruz. Ve ancak biliyoruz. Maksat oldukça masumdur: Türk Tarihi'ne haiz olduğuna inanabilen bir kişinin Domaniç'i bilmemesine mani olmak.

Gazi Osman Bey'in beşiğinin sallandığı Domaniç'te doğmak, Domaniçli olmak bir ayrıcalıktır.      
Gurur duyduğumuz mertebe kıymetlidir; Osmanlı'nın özü olmak.
------ 
Taze senenin acısız, afadsız, sıkıntısız bir biçimde yaşanması ümidiyle Yeni Yılı kutlamamıza bir engel oluşmamasını temenni ederek tüm okurlarımızın ve herkesin Yeni Yılı'nın hayırlı olmasını dilerim. Yeni Yılınız'ın yeni yılları olsun. Huzur, mutluluk, başarı, sağlık ile birliktelik siz ve sevdiklerinize 2024 yılında nasip olsun inşallah.