Sokrates, (M.Ö 469 -399) “İnsan önce kendini tanımalı” diyen ünlü filozof, günümüzden 3 bin yıl kadar önce söylediği şu söz hala geçerlidir; “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir”, Yunus Emre, (1240 -1320) “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir” , “ Bir gönül kırdın ise kıldığın namaz namaz değil, yetmiş iki millet dahil elin yüzün yumaz değil” derken bir başka dizesinde, “ Yunus derki ey hoca, bin kere varsan da hacca, bir gönle girmek hepsinden eyice”. İster filozoflar olsun ister bizim tasavvuf ehli, hepsi bir şeye dikkat çekmişlerdir. 
‘İYİ İNSAN OLMAK' 
“Kalp kıranın ibadeti kabul olmaz” derler mesela.
  
Kuran, Zümer Suresi 9. Ayette; “ Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu” Nahl Suresi 116. Ayet; “Yalana alışmış dilleriniz ile Allah'a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir, bu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler”.

Yeni bir başlangıç diye bilinen yılbaşı, son yıllarda tartışma ve ayrışma konusu olmaya başladı.  “Hristiyan Almanın” Mercedes'ine biner, eline Yahudi İPhone'u alır ve müritlerine,  “Yılbaşı kutlamak vallahide billahi de tallahide günahtır” telkinlerinde bulunarak ortalığı bulandırır kafaları karıştırır, insanları ayrıştırır.  

Nahl suresi 116. ayette görüldüğü üzere Allah'ın günah demediğine “Günah” diyenler ebedi cehennemliktir. Kuran'da fitne ve fesat çıkaranların lanetlendiği onlarca ayet vardır. Yalnızca bir örnek, Bakara 11. ayet; “Onlara; "Yeryüzünde fitne fesat çıkarmayın" dendiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.” 

Biz demiyoruz ki yılbaşı kutlayın, ona bunu uyun! Dediğimiz odur ki bilimsel gerçekleri görün ona göre davranın! 

BABİL'liler kameri takvimi keşfettiler ancak 354 günlük kameri takvimde, mevsimsel farklılıklar çıkıyordu. Sonraki yıllarda, Nil nehrinin her yıl bir defa taştığını fark eden Mısırlılar günümüzden 10 bin yıl önce güneş takvimini bularak yılın 365 gün olduğunu keşfettiler. O gün bu gündür her kavim bir takvime uydu. Herkes kendi kültürüne göre bir başlangıç günü belirledi. 

Türkler'e göre yeniden başlangıç yani yılbaşı, doğanın uyanışı olan 21 Mart'tır. Bu gelenek 7-8 bin yıldan beri devam eder.  (Benim inandığım yılbaşı da 21 Mart'tır) 
Yahudilere göre, günahlarından arınma yeni bir başlangıç olan Yılbaşı (Roş Haşanah ) 15 -17 Eylül tarihlerinde iki gün boyunca kutlanır. Bu gelenek, 5765 yıldır devam eder. 
Hristiyanlara göre yılbaşı, Hristiyanlık öncesi Jülyen takvimine göre 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gecedir. Eski Roma'da, ocak ayının da adının verildiği geçit ve başlangıç tanrısı Janus'a adanmıştı. Daha sonra bu takvimi kullanan Hristiyanlar Milat olarak da Hz. İsa'nın doğumu esas aldılar. 2023 yıldan beri bu gelenek devam eder.  

Müslümanlara göre, yılbaşı, 622 yılındaki Hicretle başlar. Babil takvimi olan kameri takvim kullanılır. Hz. Ömer döneminde alınan kararla Muharrem ayı 1. Günü kutlanır. 1444 yıldır devam eder. 354 günlük Kameri takvim esas alındığından yılbaşı, her yıl on gün önce gelir. 

Daha onlarca kavmin kendine göre yılbaşı ve takvimi vardır. Ancak günümüzde egemen olan Hristiyan aleminin eski Roma Jülyen takvimi, dünya genelinde kabul görmüş ve en fazla kullanılan takvimdir. 

Bu durumda ya egemen olup Türk tarihine göre 21 Mart'ı yılbaşı ilan edeceğiz. Ya Müslümanlığı egemen yapıp Hz. Ömer'in Kameri takvimini dünyaya kabul ettireceğiz ya da Jülyen takvimine uyacağız. Kutlamaksa kişisel bir durum. Burada da kâfurun suresinin dediği gibi; mealen “Ne siz bizim inandıklarımıza inanırsınız ne de biz sizin. Sizin yolunuz size bizim yolumuz bize” diyerek Kuran diliyle işi tatlıya bağlayalım!