Sürekli göç veren ilçemizde son durum, 14 bin 400 civarı.

Gördüğümüz en yüksek rakam ise 70’li yıllarda 32 binlerde olduğu iddia ediliyor. Yetmişlerde 2 bin bandında olan Domaniç merkez nüfusu, günümüzde 5 bin civarı.

Anlaşılan o ki, nüfus göçü önce ilçeye sonra ilçe dışına doğru artarak devam etmiş.

Ne oldu da köyler boşaldı ?

Köyde herkes çiftçi ve eşit iken birileri bir şekilde Tunçbilek Maden Ocağına girdi. Dışarda çalışmak bir ayrıcalık bir farklılıktı. Tunçbilek Maden Ocağında çalışanlar hem köylünün gözünde hem kendi iç dünyasında sınıf atladı. Her köyde üç beş üst sınıf Almanyalıların bir alt sınıfını dolduran Tunçbilek işçileri, bir dönem o kadar ileri gittiler ki kendilerine verilen sendikal ve sosyal hakların yanında yüklü miktarda parada kazanmaya başladılar.

Sendikanın tatil imkanları, işyerinin aylık erzakları derken tarla almada, ev yaptırmada, traktör almada Almanyalılarla yarışmaya başladılar.

Emeklilikleri ise ayrı bir farklılık getirdi. Yüklü paralarla kimi komşu ilçelerden daire aldı. Kimi köye apartman yaptırdı.

Bizim köylüler, köydeki ilkokuldan sonra ortaokul ve lisenin de olduğunu ve bu okulların bir adım ötede Domaniç’te olduğunu keşfettiler. İlkokulu bitiren hayvanın başına çoban, öküzün arkasında çiftçi olmak yerine, okuyup adam olmak için uzaklara daha da uzaklara gitmeye başladı.

Üniversiteye gidenlerin sayısı arttıkça evladının ardından giden anneler, başka dünyaları, başka kültürleri gördüler, tanıdılar. Şehirlerde kaynana kayınbaba baskısı da yoktu. Gözler açıldı, ufuklar genişledi…

Duyan gitti, gören gitti, köyler boşaldı…

Köyde kendi hayvanının patronuyken, yazın çalışıp kışın yatarken, koskoca avlusunda, han gibi geniş köy evinde, soba başında, patatesleri sobaya atıp demlenen çayı dostlarla içmek varken şehirlere göç eden bizim köylüler, birdenbire kendilerini koca şehirlerin küçük dairelerine sıkışmış, kalabalıklar içinde yalnızlaşmış buldular. Yetmezmiş gibi işe yetişmek için sabahın köründe işe koşuşturan, millet köyde gece mışıl mışıl uyurken gece vardiyasında sabahlara kadar kan ter içinde çalışmak zorunda kaldılar. Yeni yetme usta başından fırça yemek ağırlarına gitse de artık geride dönemiyor, arada kalmışlığın üzüntüsü ile erkenden yaşlanıyor, herkesten önce ölüyorlardı. Gün geçmiyor ki Almanya’dan, İnegöl’den, Bursa’dan omuzlar üstünde bir gurbetçi cenazesi gelmesin !

Köylerimiz küçülürken mezarlıklarımız büyüyor. Bizim sahip çıkmadığımız tarla ve meralarımız yabancılara satılıyor. Bugün üç beş kuruşa elden çıkardığımız, yakın gelecekte gıda krizinin başlamasıyla milyar doları bulacak tarlalarımız el sallayarak gidiyor.

Yani; Su akar Türk Bakar, Yörüğün sattığı tarlayı elin akıllısı kapar.

Diyeceğimiz o ki; Önümüz seçim. Domaniç’e hizmet etmek için aday olanlar, İlçemize, köylerimize, kültürümüze, insanımıza, gurbetçilerimize sahip çıkın ! Göçü geri çevirecek, insanımızı doğduğu yerlerde doyuracak projeler üretin.

Siz kazanınca Domaniç’te kazansın !